Halkın Vicdanı Yaralandı: Emeklinin Dramı, AKP'li Vekillerin Eğlencesi Oldu!

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda, en düşük emekli aylığını 14 bin 469 liradan 16 bin 881 liraya yükselten yasa teklifinin görüşmeleri sırasında yaşanan bir olay, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. 

Yeni Yol Grubu’ndan DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen’in, "Bugün olması gereken en düşük emekli maaşı 35 bin lira civarındadır" şeklindeki ifadelerine, AKP sıralarından yükselen kahkahalar eşlik etti. Bu durum, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar ve emeklilerin yaşam mücadelesi bağlamında geniş bir tartışma başlattı.

Vekillerin Tepkisi ve Halkın Acısı

Milletvekili Esen'in, mevcut ekonomik göstergeler ve artan enflasyon karşısında emeklilerin insanca yaşayabilmesi için dile getirdiği 35 bin liralık maaş talebi, AKP'li vekiller arasında alaycı bir tepkiyle karşılandı. Bu kahkahalar, milyonlarca emeklinin açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verdiği bir dönemde, iktidar temsilcilerinin halkın gerçekleriyle ne denli bağlantısının koptuğu sorusunu gündeme getirdi. 

Emeklilerin pazar filesini doldurmakta zorlandığı, ilaç parası bulmakta güçlük çektiği ve faturalar altında ezildiği bir ortamda, bu denli duyarsız bir tepki, kamu vicdanında derin bir yara açtı.

TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın "Burası kahvehane değil" uyarısı dahi, yaşanan bu skandalın önüne geçemedi. Meclis, milletin iradesini temsil eden kutsal bir makam iken, bazı milletvekillerinin bu çatıyı bir "eğlence sahnesi" olarak görmesi eleştirilere neden oldu. 

35 bin liralık bir maaş talebinin, milletvekillerinin ayrıcalıklı maaşları ve lüks yaşam tarzları nedeniyle "komik" bulunması, toplumun geniş kesimlerinde büyük bir infiale yol açtı. Zira açlık sınırının 20 bin lirayı, yoksulluk sınırının ise 60 bin lirayı aştığı bir ortamda, 16 bin 881 liralık emekli maaşı, milyonlarca vatandaş için bir sefalet göstergesi olarak kabul ediliyor.

Ekonomik Gerçekler ve Siyasi Sorumluluk

Elif Esen'in sözleri, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik gerçeklerin bir yansımasıydı. Resmi enflasyon rakamlarının yüzde 70'i aştığı, market raflarındaki fiyatların her hafta katlanarak arttığı bir ülkede, 35 bin liralık maaş talebi bir lüks değil, bir zorunluluk olarak değerlendiriliyor. 

Ancak AKP'li vekillerin bu duruma kahkahalarla karşılık vermesi, sadece emeklilere değil, bu ülkenin alın terine, emeğine ve onuruna yapılmış bir hakaret olarak yorumlandı.

Milletin vekili olmanın, milletin derdine gülmek değil, o derdi çözmek için çalışmak anlamına geldiği vurgulanıyor. Bu olay, iktidar milletvekillerinin bu temel sorumluluğu unuttuğu veya unutturulduğu yönündeki algıyı güçlendirdi.

Halkın Vicdanında Yargı

Yaşanan bu "utanç verici" olayın, AKP'li vekillerin bir gün milletin vicdanında yargılanmasına yol açacağı belirtiliyor. Emeklinin, işçinin, memurun ve çiftçinin çektiği zorlukların ve yaşadığı mağduriyetlerin, bu "kibirli gülüşleri" boğazlarında bırakacağı ifade ediliyor. Toplum, kendisine sırt çevirenleri ve derdine kahkaha atanları unutmayacağını dile getirirken, sandık geldiğinde bu kahkahaların yerini sessizliğin alacağı mesajını veriyor.

Unutulmamalıdır ki, Meclis kahvehane değil, milletin evidir ve bu olay, AKP'li siyasetçilerin halkın sorunlarından ne kadar uzaklaştığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.