Kayıtlar

Haber: Cengiz Aldemir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kulis Haberciliğinin Adresi Değişti: İşte O Adres!

Resim
CHP lideri Özgür Özel, Türkiye siyasetinde yalnızca muhalefetin sözcüsü değil; kulislere dair öngörüleriyle siyasetin görünmeyen perdesini aralıyor. Kurultay'dan Yerel Seçimlere Uzanan İsabetli Tahminler Kasım 2023’te yapılan CHP Kurultayı öncesinde delegenin eğiliminin “değişimden yana” olduğunu söyleyen Özgür Özel, nitekim  kurultayı da kazandığını ortaya koydu. Yerel seçimler öncesinde ise CHP’nin birinci parti olacağını ısrarla dile getirdi. 31 Mart 2024’te sandıktan çıkan sonuç, Özel’in bu öngörüsünü doğruladı: CHP, 14 büyükşehir dahil 35 belediyeyi kazanarak tarihî bir başarı elde etti. Bir başka iddiası ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme konusundaydı. “Görüşeceğiz” dediğinde kulislerde kuşkuyla bakılıyordu, ancak 2 Mayıs 2024’te bu görüşme AKP Genel Merkezi’nde gerçekleşti. Ön Seçim Sözü ve Tüzüğe Yansıması Özel, milletvekili adaylarının ön seçimle belirleneceğini açıkladı. Bu söylem, CHP tüzüğünde resmileşerek doğrulandı. Parti içi demokrasi vurgusu, Özel’in ...

İmam Hatipleri Hararetle Öneren Bakan Tekin, Kendi Çocuğunu Koleje Gönderdi!

Resim
AKP’nin önde gelen isimlerinin çocuklarını özel kolejlerde okutması, siyasi İslamcıların yıllardır savunduğu tezlerle uygulamaları arasındaki çelişkiyi bir kez daha ortaya çıkardı. Bu tablo, eğitimde fırsat eşitliği tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Son günlerde gündem, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in kendi çocuğunu özel bir kolejde okuttuğu haberleri tepkilere neden oldu. Tekin’in halkı İmam Hatip okullarına yönlendiren söylemlerine rağmen kendi tercihini özel okuldan yana kullanması, kamuoyunda “iki yüzlülük” suçlamalarına yol açtı. İmam Hatip “Modeli” Kendi Evinde Geçerli Değil Bakan Tekin, göreve geldiği günden bu yana İmam Hatip okullarını “örnek eğitim modeli” olarak öne çıkardı. Ancak kızını gönderdiği özel okulun imkanları ile devlet okullarının şartları arasındaki uçurum dikkat çekiyor. 25 kişilik sınıflar, organik tarım uygulamaları, müzik dersleri (gitar, keman, piyano), kapalı yüzme havuzu gibi ayrıcalıklar; devlet okullarında ve özellikle İmam Hatiplerde ...

CHP'den 24 Ekim'deki Davayı Bitirebilecek Çalışma!

Resim
Mutlak Butlan davası ile ilgili duruşmadan önce örgütlenme sürecini tamamlamak isteyen CHP, davacıların “yetkisiz delege” iddialarını boşa çıkarmayı planlıyor. CHP yönetimi, yıl bitmeden kurultayı toplamak için takvimi sıkıştırdı. 24 Ekim’de Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek davada, partinin önceki kurultaylarının iptali talebi değerlendirilecek. İl Kongreleri Savunmayı Güçlendirebilir Parti kulislerinde, il kongrelerinin 24 Ekim’e kadar tamamlanmasının davaya doğrudan etki edebileceği konuşuluyor. İl yönetimlerinin ve delegasyonun netleşmesi, davacıların “yetkisiz delegeler” veya “usulsüz il yönetimleri” üzerinden yapacağı itirazların önünü kesebilir. Parti kaynakları, örgütlü yapının tamamlanmasının CHP’nin elini güçlendireceğini, mahkeme nezdinde de “parti içi işleyişin işlerliği” algısını kuvvetlendireceğini belirtiyor. Mutlak Butlan İddiaları Zayıflayabilir Dava sürecinde en güçlü ihtimallerden biri, kurultayın “mutlak butlan” gerekçesiyle yok sayılması. A...

Hakaret Suçlarında Yeni Dönem: 1 Mart 2026’da 'Ahmak Davası' Düşebilir!

Resim
Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararı Sonrası Gözler Meclis’te: Hakaret Davaları Fiilen Para Cezasına Dönüşüyor. Anayasa Mahkemesi’nin, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK 125) düzenlenen “hakaret suçları” ile ilgili verdiği iptal kararının ardından, kamuoyunun dikkati Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) çevrildi. Karar, özellikle ifade özgürlüğü ve yargı yükü açısından büyük önem taşıyor. 1 Mart 2026 Kritik Tarih Yüksek Mahkeme, hakaret suçlarına ilişkin mevcut düzenlemenin bazı hükümlerini iptal etti. İptal kararının yürürlüğe girmesi için 1 Mart 2026 tarihine kadar Meclis’in yeni bir yasal düzenleme yapması gerekiyor. Eğer bu süre içinde herhangi bir adım atılmazsa, Cumhurbaşkanına hakaret suçu (TCK 299) hariç tüm hakaret suçları “önödeme” kapsamına girecek. Bu durumda: Açılmış davalar hesaplanacak para cezasının ödenmesiyle düşecek. Henüz dava açılmamış dosyalarda ise savcılıklar dava açamayacak. Yargıtay’da kesinleşmemiş kararlar da önödeme kapsamında bozulacak. Hesaplanacak par...

Üretici İflasta, Halk Açlıkla Boğuşuyor: AKP’nin Tarım Politikası Çöktü!

Resim
AKP'nin, 23 yıllı aşkın iktidarında uyguladığı tarım politikaları, yüksek girdi maliyetleri, yetersiz destekler ve ithalata bağımlılık nedeniyle tamamen çökmüş durumda. Çiftçiler mazot, gübre ve tohum fiyatlarındaki fahiş artışlarla iflasın eşiğinde boğuşurken, halk artan gıda enflasyonuyla açlık sınırında mücadele ediyor. Ekmek gibi temel gıdalar bile erişilemez hale gelerek ülkeyi dışa bağımlı bir tarım enkazına dönüştürüyor. İktidarın ithalata dayalı tarım politikası ile Türkiye’nin tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yetebilen bir ülke omaktan çıkalı yıllar oldu. Son 20–25 yılda uygulanan politikalar, özellikle hayvancılıkta derin bir çöküşün işaretlerini taşıdı.  Yem Maliyetleri ve Destek Yetersizliği Son 7 ayda yem fiyatları ortalama %15–17 oranında artarken, çiğ süt fiyatındaki artış sadece %7 seviyesinde kaldı.  2011–2022 döneminde yem fiyatlarının toplamda %963 oranında arttığı istatistiklere yansımıştı. “Karma yem” sektöründeki veriler, etlik piliç yemi,...

Hukuk Sınavında Skandal Hata!

Resim
ÖZEL HABER Prof. Dr. Ahmet M. Kılıçoğlu’nun yanlış dediği soru, bilirkişi raporuyla hatalı bulundu; ÖSYM iptal etti, Bakanlık ise sessiz kaldı. Hukuk mesleklerine giriş sınavında (HMGS) vasiyetle ilgili sorulan 30. soru, Türkiye’nin önde gelen hukukçularından Prof. Dr. Ahmet M. Kılıçoğlu tarafından yanlış olduğu gerekçesiyle eleştirilmişti. Kılıçoğlu, hatayı resmi kanallardan bildirerek CİMER üzerinden Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Ancak Bakanlık, bu başvuruyu ciddiyetle incelemek yerine adeta “geçiştirmeyi” tercih etti. Bakanlığın kayıtsız yaklaşımına rağmen Kılıçoğlu’nun bir öğrencisi konuyu yargıya taşıdı. Dava sürecinde bilirkişiler Prof. Kılıçoğlu’nu haklı buldu. Bunun üzerine ÖSYM, söz konusu soruyu iptal etmek zorunda kaldı. Bu gelişme, sınavlarda yapılan hataların yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda idari bir sorun olduğuna dikkat çekiyor. Hukukun en temel alanlarında bile hata yapılmasına rağmen, ilgili bakanlığın sorumluluk almak yerine sessiz kalması tepki topladı....

Piyasalardan İktidara Demokrasi Dersi: Hukuk İşledi, Piyasa İstikrar Kazandı!

Resim
​CHP'nin merakla beklenen kurultay davasından çıkan sonuç, sadece siyaset kulislerini değil, aynı zamanda piyasaları da hareketlendirdi. Mahkemenin, davayı ertelemesiyle birlikte, Borsa İstanbul (BIST 100), dolar ve Euro gibi temel ekonomik göstergelerde önemli değişimler gözlendi. Bu hareketlilik, iktidara yönelik "piyasaların demokrasiden yana bir duruş sergilediği" şeklinde yorumlandı. ​Kurultay Kararının Piyasalara Etkisi ​Sabah saatlerinde 10 bin 357 puan seviyesinde açılan BIST 100, mahkeme kararının açıklanmasının ardından hızla yükselişe geçti ve 11.30'da 10 bin 677 puana ulaştı.  Öğleden sonraki işlemlerde ise bu yükselişini sürdürerek 17.00 itibarıyla 10 bin 935 puana kadar çıktı. Bu artış, siyasi istikrarın ve hukukun üstünlüğünün piyasalar için ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Siyasetin geleceğini belirleyen bu tarz kritik kararların, belirsizliği azaltarak yatırımcı güvenini artırdığı görülüyor. Diğer yanda...

Sandık Var Ama 12 Eylül İzleri Sürmekte

Resim
Tarihine kara bir leke olarak geçen 12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 45 yıl geçmesine rağmen, Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükler tartışmaları gündemin merkezinden düşmüyor. Son dönemde yaşanan gelişmeler ise, "sivil otoriterlik" kavramının ne kadar geçerli olduğunu yeniden sorgulatıyor. 1980 darbesinde siyasi partiler kapatılmış, liderler gözaltına alınmıştı. Bugün ise doğrudan parti kapatmaları yerine, bazı muhalif belediye başkanlarının görevden alınması ve yerlerine kayyum atanması, muhalefet liderlerinin yargı süreçleriyle siyaset dışına itilmesi eleştiriliyor. Hukukçulara göre bu uygulamalar, demokratik temsil hakkının zayıflamasına ve siyasal rekabetin daralmasına yol açıyor. Yargının Bağımsızlığı ve Anayasa Tartışmaları Darbe döneminde anayasa askıya alınmış, yeni bir anayasa yapılmıştı. Bugün anayasa hâlâ yürürlükte olsa da, yüksek yargı kararlarının uygulanmaması veya geciktirilmesi “anayasal düzenin fiilen zedelenmesi” olarak yor...

Polis Şiddeti CHP’yi Kritik Eşiğe Getirdi: Stratejik Karar Yolda!

Resim
CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda yaşanan polis müdahalesi, yalnızca bir il binasının meselesi olmaktan çıktı; Ankara’da siyasetin tansiyonunu yükseltti. Yaralanmaların ardından gözler, CHP’nin TBMM’deki en kritik platformlardan biri olan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda nasıl bir tutum alacağına çevrildi. Olay, bir kez daha Türkiye’de diyalog siyasetinin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. Şimdi CHP’nin vereceği karar, yalnızca bir taktik değil, siyasetin geleceğini şekillendirecek bir mesaj olacak. Üç Yol, Üç Farklı Türkiye Fotoğrafı 1. Masadan Kalkmak: “Biz Yokuz!” CHP, yaşananları sert bir dille protesto edip komisyondan çekilebilir. Bu adım, tabana güçlü bir mesaj verir: “Bize şiddet uygulayanlarla barış konuşmayız.” Ancak bu karar, diyalog kanallarını kapatmak ve süreci kilitlemekle eleştirilebilir. Bu durumda İktidar cephesi, CHP’yi “barış sürecini baltalamakla” suçlayabilir. 2. Masada Hesap Sormak: “Önce Hesap Verin!” CHP, komisyon topla...

Kanadı Kanayan Güvercin: Türkiye’de Adalet Barışa Kurşun Sıkıyor!

Resim
Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. İnsanlık için bir umut günü… Birleşmiş Milletler’in 1981’de ilan ettiği bu özel gün, savaşların, işgallerin ve eşitsizliklerin gölgesinde daha da anlam kazanıyor. Ancak dünyaya ve Türkiye’ye baktığımızda barışın hâlâ uzak bir hedef olduğunu görmek acı verici. Dünyanın farklı coğrafyalarında savaş ve şiddet sürüyor: Ukrayna’da savaş üçüncü yılına girerken masum siviller bombalar altında yaşıyor. Filistin’de işgal ve abluka milyonlarca insanı temel haklarından mahrum bırakıyor. Afrika’da Sudan’dan Nijer’e darbeler ve iç savaşlar, barış umudunu yok ediyor. Barış sadece silahların susması demek değil; adalet, eşitlik ve özgürlük demektir. Ve ne yazık ki Türkiye, bu temel kavramlarda her geçen gün geriye gidiyor. Türkiye’de Barışın Önündeki En Büyük Engel: Adaletsizlik İç barışın temeli, herkes için eşit uygulanan hukuktur. Ancak Türkiye’de hukuk terazisinin ayarı bozulmuş durumda. AKP iktidarı, yıllardır “milli irade” söylemiyle demokrasiyi savun...

Zafer Bayramı’na Senfonik Bir Dokunuş: Müziğin Evrensel Dilini Gençlerle Buluşturan Maestro Cem Mansur

Resim
Dünyaca ünlü orkestra şefi Cem Mansur, müziği toplumsal barışın ve birlikte yaşamın dili olarak yorumluyor. Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası ile sahneye çıkacağı Laodikeia Antik Tiyatrosu’nda, Zafer Bayramı coşkusu bu kez senfonik tınılarla yankılanacak.” Türkiye’nin dünyaca tanınan orkestra şeflerinden Cem Mansur, yalnızca sahnedeki performansıyla değil, sanatın toplumsal rolüne yaptığı katkılarla da adından söz ettiriyor. Onun için müzik, yalnızca bir estetik deneyim değil; toplumsal barış, çeşitlilik ve birlikte yaşam için güçlü bir araç. Küçük Yaşta Başlayan Yolculuk Şef Cem Mansur’un müzik serüveni çocuk yaşta başladı. Londra Kraliyet Müzik Koleji’nde aldığı eğitim ve Sir Colin Davis gibi ustaların yanında geçirdiği yıllar, onu dünya çapında saygın bir maestroya dönüştürdü. Geniş repertuvarı, klasik eserlerin yanı sıra çağdaş besteleri de kucaklayarak farklı dinleyicilere ulaşmasını sağlıyor. “ Bir Orkestra Toplumun Küçük Bir Modelidir” Cem ...

Kılıç, Hutbe ve Bütçe: Diyanet’in "Yeni Rolü”!

Resim
Şimdiye kadar hiçbir kamu kurumuna verilmemiş ve dudak uçuklatan bütçe. Tartışmaların odağında yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın rakamlarla, kronolojiyle, uzman görüşleriyle "yeni rolü." 97 milyarlık harcamadan 130 milyarlık bütçe teklifine… Diyanet, devasa kaynaklarıyla birçok bakanlığı geride bırakırken; tartışmalı hutbeler, erken yaşta din eğitimi ve siyasallaşan söylemleriyle laiklik ve kamu vicdanı açısından Türkiye’nin en tepki çeken kritik kurumlarından biri haline geldi. AKP döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı, hem bütçesinin ölçeği hem de toplumsal-siyasal tartışmalardaki ağırlığıyla devletin en görünür kurumlarından biri hâline geldi.  Kurum 2024’te 97,26 milyar TL harcama yaptı; 2025’te teklif edilen/öngörülen bütçe 130,1 milyar TL ile bir dizi bakanlığın önüne geçti. Bu yükseliş, laiklik ve kamu yönetimi açısından sert eleştirileri beraberinde getirirken, Ali Erbaş’ın hutbeleri ve sembolik çıkışları (Ayasofya’da kılıç, LGBTİ+ karşıtı h...

Özgürlüğün Bedeli: Gazetecilik Avrupa’da Meslek, Türkiye’de Mücadele!

Resim
Gazetecilik Avrupa’da iş, Türkiye’de risk. Haber uğruna verilen mücadelenin hikâyesi. Gazetecilik, demokrasinin nefes borusu. Haber olmazsa toplum susar, bilgi olmazsa yurttaş körleşir. Ancak aynı mesleği yapan gazetecilerin kaderi, bulundukları ülkeye göre bambaşka çiziliyor. Avrupa’da gazetecilik bir meslek; Türkiye’de ise çoğu zaman bir mücadele. Avrupa’da Güvence, Türkiye’de Baskı Avrupa Birliği ülkelerinde gazeteciler, anayasal güvenceler ve bağımsız yargının koruması altında çalışıyor. Haber kaynaklarını açıklamaya zorlanmıyor, siyasi iktidarlarla aralarına mesafe koyabiliyor, sendikaları sayesinde iş güvencesine sahip oluyorlar. Almanya’da bir muhabir şunları anlatıyor: “Bizde en büyük tartışma, haberi önce internet sitesinde mi yoksa ertesi gün gazetede mi yayınlayacağımız oluyor. Baskı dediğimiz şey, editoryal çizgiyle sınırlı. Kimse işini kaybetme korkusuyla haber görmezden gelmek zorunda kalmıyor.” Türkiye’de tablo daha karanlık. Uluslarar...

“Yerli ve Milli” Nutukları Atan AKP, Türkiye’nin Zenginliklerini Sessiz Sedasız Yabancılara Teslim Ediyor!!!

Resim
Milli Servet Yağması. 2014’te 138 olan yabancı sermayeli maden şirketi, 2023’te 649’a çıktı. Devletin aldığı pay %1–4 arasında kalırken, kâr yabancı şirketlere ve yerli ortaklara akıyor. Türkiye’nin yer altı kaynakları, son 20 yılda adım adım yabancı şirketlerin ve onların yerli ortaklarının kontrolüne geçti. 2014 yılında 138 olan yabancı sermayeli maden şirketi sayısı, 2023’te 649’a yükseldi. Yani neredeyse 10 yılda beş kat artış yaşandı. Bu artış, sadece rakamlardan ibaret değil; ülkenin milli kaynaklarının nasıl elden çıkarıldığının, “kalkınma” adı altında nasıl sermayeye devredildiğinin en somut göstergesi. AKP, Madencilik Yasaları İle Yabancıya Davetiye Çıkarıyor  1985’ten bu yana birçok kez değiştirilen 3213 Sayılı Maden Kanunu, AKP iktidarı döneminde adeta yabancı şirketlere “kırmızı halı” serilerek yeniden düzenlendi. Atatürk döneminde milli bir anlayışla kurulan MTA ve Etibank gibi kuruluşların misyonu, bugün “serbest piyasa” adı altında yabancı tekellere devre...

Türkiye’de Siyasi Tutuklamalar: Özgürlükler Kısıtlanıyor

Resim
Türkiye’de siyasi tutuklamaların artması, ifade özgürlüğü ve demokratik hakların ciddi biçimde kısıtlandığı yönünde ki endişeleri güçlendiriyor. Türkiye’de muhalif siyasetçiler, gazeteciler, avukatlar ve aktivistler yıllardır cezaevinde tutuluyor. Aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu (153 gün), HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş (3209 gün), iş insanı Osman Kavala (2848 gün), avukat Can Atalay (1213 gün) ve gazeteci Fatih Altaylı (58 gün) gibi isimlerin de bulunduğu onlarca kişi, tartışmalı suçlamalarla hapis hayatı yaşıyor. Siyasi Davalar, Tartışmalı Suçlamalar Uluslararası insan hakları örgütleri, bu davaların büyük bölümünün “hukuki değil siyasi” olduğu görüşünde. İmamoğlu’nun 2028 seçimlerinde iktidara karşı güçlü bir rakip olarak görülmesi, tutuklamasının siyasi motivasyon taşıdığı yorumlarını güçlendiriyor. Avukatı Mehmet Pehlivan’ın da sadece müvekkilini savunduğu için cezaevinde olması, yargının muhalefeti sindirme aracı haline ge...

Hayatımız Rakamlara Hapsedildi:İnsanlık Sayılardan İbaret Hale Getirildi

Resim
Rakamların gölgesinde kaybolan insanlık. Türkiye’nin istatistiklerle ölçülen hikâyeleri ve unutulan yıllar. Sayılarla Ölçülen Adaletsizlik Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), 2023’te binlerce yaşam hakkı ihlali raporladı. 2025’te de tablo değişmedi: Şubat’ta 17 kadın ve 9 çocuk erkek şiddetiyle öldü. Bu rakamlar, sadece birer istatistik mi, yoksa yitip giden hayatların çığlığı mı? Özgürlükler, ifade hakkı ve adalet, grafiklerdeki eğrilerle mi değerlendiriliyor? İhmallerin Sayısal Bedeli Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği (FİSA)'nin Çocuk Hakları Merkezi, 2022’de 914 çocuğun önlenebilir nedenlerle öldüğünü duyurdu. Eğitimde ise TÜİK’in 2024 verileri, lisans mezunlarının %75’inin iş bulabildiğini gösterse de, 14 çocuk eğitim ortamlarında ihmaller yüzünden can verdi. Çocuklar, başarı oranları ve sınav puanlarıyla mı anılacak, yoksa potansiyelleriyle mi? Kadın Cinayetleri, Bitmeyen Sayılar Bianet, 2023’te 303 kadının erkek şiddetiyle öldürüldüğün...

​Faşizme Direnen Usta: Bertolt Brecht'in Ölüm Yıldönümü

Resim
14 Ağustos, sanatını faşizme karşı bir direniş kalkanı olarak kullanan büyük yazar Bertolt Brecht'in ölüm yıl dönümü. Yalnızca Almanya'nın değil, tüm dünyanın sanat ve düşünce tarihine adını altın harflerle yazdırmış olan Brecht, eserleriyle adaletsizliğe ve baskıya karşı duruşun sembolü haline geldi. ​Brecht, sadece oyunlar yazmakla kalmadı, aynı zamanda tiyatroya getirdiği yeniliklerle seyirciyi pasif bir izleyici olmaktan çıkardı. Onun Epik Tiyatro'su, izleyiciyi düşünmeye, sorgulamaya ve eleştirmeye davet ederek sanatı bir bilinçlenme aracı haline getirdi. ​" Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya da hiç birimiz " dizeleriyle toplumsal dayanışmanın ve birliğin önemini vurgulayan Brecht, sanatıyla faşizmin yükselişine karşı güçlü bir ses oldu. Sürgün yıllarında bile kalemini susturmadı; tüm baskılara rağmen inandığı değerleri savunmaktan vazgeçmedi. Brecht'in Sözleri Siyasette Yankılanıyor ​...

TBMM'de Eski Vekillere Otopark Yasağı!

Resim
TBMM’de otopark yasağı. Eski vekillere Halkla İlişkiler otoparkı kapatılıyor, gerekçe yoğunluk. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) yerleşkesi içindeki otopark düzenlemeleri, eski milletvekilleri arasında tartışma yaratacak gibi görünüyor. Edinilen bilgilere göre, Meclis Halkla İlişkiler Binası'nın altında bulunan otoparkın eski milletvekillerine kapatılacağı iddia edildi. Bu kararın, otoparklardaki yoğunluğu azaltmak amacıyla alındığı düşünülüyor. Eski Vekillere Kısıtlama Geliyor TBMM kampüsünde, iki kapalı otopark bulunuyor. Bunlardan biri, yoğun olarak kullanılan ve Meclis Halkla İlişkiler Binası'nın hemen altında yer alıyor. İddialara göre, bu otoparkın eski milletvekilleri tarafından kullanımına son verilecek. Bu yeni düzenleme, eski vekillerin artık sadece kampüs içindeki eski kapalı otoparkı kullanabileceği anlamına geliyor. Gerekçe "Yoğunluk" İddiası Bu kararın arkasındaki temel nedenin, TBMM kampüsündeki mevcut otopark yoğu...

İskender Bayhan’dan Şeffaflık Çağrısı: TBMM Komisyonu Kamuoyunu Bilgilendirsin!

Resim
TBMM bünyesinde kurulan “Adalet, Demokrasi ve Eşitlik Komisyonu” üyesi, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, çalışmalara ilişkin dikkat çekici öneride bulundu. Bayhan, komisyonun kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bir bilgilendirme heyeti oluşturmasını talep ederek, sürecin şeffaf ve halkın katılımına açık şekilde yürütülmesi gerektiğini vurguladı.  Komisyonun Çalışma Usulleri ve Şeffaflık Talebi  Komisyonun amacı, demokratik kitle örgütlerinin iddialarını ve delillerini inceleyerek, adalet, demokrasi ve eşitlik ekseninde bir rapor hazırlamak olduğunu anımsatan Bayhan, komisyonun çalışma usul ve esaslarının henüz tam anlamıyla açıklanmadığını ve bu durumun şeffaflık ilkesine zarar verebileceğini savundu. Kulislerden blogspot.com'a konuşan Bayhan, “Komisyonun çalışmaları tam bir gizlilik içinde yürütülmemeli. Halkın sürece katılımı ve bilgilendirilmesi, demokratik bir çözüm için vazgeçilmezdir. Bu n...

Rant İçin Halka Kapanan Sahiller: "Denizlerimizden Kim Sorumlu?"

Resim
Özel işletmelerin şemsiye ve şezlong dayatması, halk plajlarını fiilen paralı hale getiriyor. Kıyı Kenar Kanunu'na rağmen, sahiller halka kapanıyor. Vatandaşlar, yıllardır süren bu duruma isyan ediyor ve "Halkın olan sahiller ranta kurban ediliyor. Denizlerimizden kim sorumlu?" diye soruyor. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte, yurttaşların en çok aradığı şey serinlemek ve dinlenmek için ulaşılabilecek bir sahil şeridi. Ancak son yıllarda artan ve bir şekilde gündeme gelen "sahillerin halka kapatılması" tartışması, pek çok kesimde büyük bir tepkiye yol açıyor. Bu durum, sadece anayasal bir hak olan sahil şeridini kullanma özgürlüğünü kısıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal adaletsizlik ve çevresel sorunlar gibi derin meselelere de işaret ediyor. Sahillerin bir bölümünün özel işletmelere kiralanması, işletmelerin sahillere giriş ücreti talep etmesi ya da plajları tel örgülerle çevrelemesi gibi uygulamalar, vatandaşın cebini yakan ve deniz...