Parti Kapatmalara Karşı “Millet İradesiyle Oynanamaz” Diyen Erdoğan Sessiz. 2008’in Hayaleti Geri mi Döndü?
Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) yönelik kapatma talebi, Türkiye’de yeniden “siyasi partiler ve demokrasi” tartışmasını gündeme taşıdı. Talep, yalnızca hukuki bir mesele değil; aynı zamanda iktidarın 17 yıldır sürdürdüğü siyasi söylemin de sınandığı bir moment olarak değerlendiriliyor.
Anayasal Çerçeve: İfade Özgürlüğü ve Siyasi Temsil
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. maddesi, düşünce ve ifade özgürlüğünü temel haklar arasında sayıyor. Hukukçulara göre, bu normlar bir siyasi partinin kapatılmasını “son çare” (ultima ratio) olarak tanımlıyor.
Parti kapatmanın, demokratik sistemlerde yalnızca açık şiddet çağrısı veya anayasal düzeni ortadan kaldırma amacıyla sınırlı hallerde meşru sayılabileceği belirtiliyor.
2008’den Bugüne: Krizden Erozyona
2008 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP) yönelik kapatma davası, Türkiye’yi ciddi bir siyasal krizin eşiğine getirmişti. O dönemde “demokratik olgunluk” vurgusuyla gerilim yumuşatılmıştı.
Bugün ise tablo farklı. Hukukun siyasete mesafe koyamadığı, kuvvetler ayrılığının zayıfladığı bir ortamda aynı türden bir girişim, “kriz”den çok “sistemik erozyon” riskini beraberinde getiriyor.
Erdoğan’ın Sessizliği ve Mesajı
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bu süreçte sessiz kalması dikkat çekiyor.
Erdoğan, geçmişte parti kapatmalara karşı “millet iradesiyle oynanamaz” mesajı vermişti. Bugün ise aynı iradenin sınandığı bir tablo karşısında sessizlik, kamuoyunda “tavır değişikliği mi, stratejik suskunluk mu?” sorularını gündeme taşıyor.
Beklenen Karar, Geniş Etkiler
Yüksek mahkemelerin vereceği karar, yalnızca CHP’nin değil, Türkiye demokrasisinin geleceğini de etkileyecek.
Çünkü mesele artık sadece bir parti davası değil; hukuk devleti ile siyasi iktidar arasındaki güç dengesinin yeniden tanımlanması anlamına geliyor.
Siyaset kulislerinde, 2008'de, "parti kapatmalara karşı millet iradesiyle oynanamaz” diyen Erdoğan’ın bu kez sessiz kalmasına dikkat çekiliyor.
Aynı söylemin sahibi, bugün benzer bir dönemeçte suskun. Bu sessizlik, yalnızca politik bir tercih değil; iktidarın demokrasi anlayışına dair bir turnusol testi olarak görülüyor.
Türkiye, bir kez daha geçmişin gölgesinde aynı soruyla yüz yüze: 2008’in hayaleti geri mi döndü, yoksa bu kez hukuk tamamen mi sahneden çekiliyor?" sorusu dillendiriliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder