"Dört Çocuk Yapın” Deniyor, Ama Halk Kendi Karnını Doyuramıyor

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 verileri, Türkiye’de aile yapısının hızla çözülmekte olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Geçen yıl ülke genelinde yalnızca 568 bin evlilik gerçekleşirken, 187 bini aşkın boşanma kaydedildi. Uzmanlara göre bu tablo, Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı en sert toplumsal dönüşümlerden birine işaret ediyor.

Daha da çarpıcı olan ise doğurganlık oranı. TÜİK’e göre Türkiye’de kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı 1,48’e geriledi. Bu oran, ülke nüfusunun artık kendini yenileyemediğini, yani doğal olarak azalma sürecine girdiğini gösteriyor.

Ancak bu tablo yalnızca demografik bir sorun değil; aynı zamanda derin bir ekonomik ve sosyal krizin yansıması.
Gençler evlenemiyor çünkü geçinemiyor.
Barınma krizi, yüksek enflasyon, işsizlik ve güvencesizlik, aile kurmayı neredeyse imkânsız hale getirdi.
Evlilik, bir umut olmaktan çıkıp ekonomik bir yük haline geldi.

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, her fırsatta “Üç değil, dört çocuk yapın” çağrısını yineliyor.
Ancak mutfağında tencere kaynamayan, kirayı ödeyemeyen, ay sonunu getiremeyen milyonlar için bu çağrı artık bir temenniden öteye geçemiyor.
İnsanlar çocuk sayısını değil, sofraya koyacak ekmeği düşünüyor.

TÜİK’in tartışmalı verileri, gerçek hayatın yoksullaşan yüzünü artık gizleyemiyor.
Resmî enflasyon ne kadar düşük gösterilirse gösterilsin, vatandaşın cebindeki yangın sönmüyor.
Adaletin yerini keyfiyet, liyakatin yerini sadakat almış durumda.
Oysa adaletin olmadığı yerde aile kalmaz; refahın olmadığı yerde sevgi barınmaz.

Anayasa’nın 41. maddesi “Aile, Türk toplumunun temelidir” der.
Ama bu temeli çürüten, “dış güçler” değil; yanlış ekonomi politikaları, bozulmuş adalet sistemi ve sürdürülemez yaşam koşullarıdır.
Bugün gençler yuva kuramıyor, aileler dağılıyor, çocuk doğmuyor; çünkü umut yok, geçim yok, güven yok.

TÜİK’in yayımladığı her yeni rapor artık yalnızca bir istatistik değil, toplumsal çöküşün resmi belgesi niteliğinde.
Türkiye’nin sorunu demografik değil, insani bir krizdir.
Ekonomik yıkımın altında ezilen toplum, artık geleceğini değil, bugününü kurtarmaya çalışıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Parlamento Güvenliğinde Yeni Dönem Tartışmaları da Beraberinde Getirdi

TBMM Yönetiminden Yandaş Sendikaya Üst Düzey Kadro Kıyağı

Meclis Kreşinde “Din Eğitimi” Tartışması: Aileler Ayakta!