Halkın Üzerine Çöken Saat Politikası: Karanlıkta Büyüyen Çocuklar, Aydınlıktan Korkan Siyaset!

Avrupa, her yıl olduğu gibi bu sonbaharda da kış saatine geçti. Güneşin doğuşuna, insanın biyolojik ritmine, çocuğun okul yoluna, işçinin mesaisine göre ayarlanmış bir düzen…
Peki biz?

Biz yine “bildiğiniz gibi”yiz.

Yani, karanlıkta uyanan bir ülkeyiz.
Okul servislerine binmek için sabahın kör karanlığında evden çıkan çocuklar…
Ellerinde çantalarıyla loş sokaklarda korkarak ve tedirgin bir şekilde yürüyen kadınlar…
Uykusuz, yorgun, sinirli bir şekilde direksiyon başına geçen milyonlarca emekçi…
Hepsi, bir kararın gölgesinde yaşıyor:
“Kalıcı yaz saati.”

Neden? Kimin İçin?

Bu uygulama 2016’da “enerji tasarrufu” iddiasıyla başladı. Ancak yıllar geçti, veriler ortaya çıktı:
Tasarruf yok, tam tersine tüketim arttı.
Çünkü insanlar karanlıkta kalkıyor, aydınlanmak için lambayı, ısıtıcıyı, cihazlarını erken çalıştırıyor.
Yani o meşhur “tasarruf” hikayesi, koca bir şehir efsanesine dönüştü.

Peki o zaman neden ısrarla sürdürülüyor?

Cevap basit ama acı:
Elektrik şirketleri kazanıyor.
Çünkü sabah saatlerinde milyonlarca ev ve işyeri ışık yakıyor. Tüketim artıyor.
Tüketim arttıkça, gelir artıyor.
Faturayı ise halk ödüyor, hem cebinden hem sağlığından.

Karanlığın Psikolojisi

Uzmanlar yıllardır uyarıyor. Sabahları gün ışığı alamayan bireylerde biyoritmik bozulma, depresyon, verim düşüklüğü, dikkat dağınıklığı artıyor.
Çocuklar derse başlarken hâlâ gece.
Vücut hâlâ uykuda, ama sistem “uyan” diyor.

Sonuç: yorgun bir toplum.

Karanlıkta Yürüyen Bir Ülkenin Simgesi

Bu karar artık bir enerji meselesi değil.
Bu karar, iktidarın halkın yaşam kalitesine bakışının simgesi.
Bilimi değil, çıkarı dinleyen bir yönetim anlayışı…
Işığı değil, karanlığı seçen bir politik zihin…
Bu kadar basit.
Avrupa insanı güneşle uyanırken, biz hâlâ zifiri karanlıkta yollara düşüyoruz.
Sadece saatler değil, toplumun umudu da geri çevrildi.

Bir Ülkenin Güneşini Kim Kararttı?

Sorunun cevabı belli.
Enerji şirketlerinin çıkarını, halkın sağlığının önüne koyan siyaset.
Bir ülke düşünün; çocuklarının güvenliğini, insanlarının ruh sağlığını, kadınların sokaktaki huzurunu “fatura gelirleri” uğruna riske atan bir yönetim biçimi. 
Halkın üzerine çöken saat politikası, karanlıkta büyüyen çocuklar ve aydınlıktan korkan bir siyaset!

Unutulmasın ki bu karanlıkta sadece sabahlar değil, vicdanlar da üşüyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Parlamento Güvenliğinde Yeni Dönem Tartışmaları da Beraberinde Getirdi

TBMM Yönetiminden Yandaş Sendikaya Üst Düzey Kadro Kıyağı

Meclis Kreşinde “Din Eğitimi” Tartışması: Aileler Ayakta!