Siyaset, Hafızayı Sınar; Ama Asıl Sınanan, Siyasetçinin Omurgasıdır

Siyaset, hafızanın en sert sınavlarından biridir. Verilen sözler, edilen yeminler, çizilen kırmızı çizgiler; hepsi bir gün geri dönüp siyasetçinin yakasına yapışır.

Gürsel Tekin’in son altı ayda sergilediği dönüşüm, bu gerçeğin adeta ders kitabı niteliğinde bir örneği. Tekin, bir kez daha kendi sözlerini yutarak, CHP tabanında derin bir hayal kırıklığı ve öfke dalgası yaratmayı başardı. 22 Mart 2025’te, bir röportajında kayyum iddialarına karşı net bir duruş sergileyen Tekin, “Hiçbir Cumhuriyet Halk Partili bunu kabul etmez. Devleti kuran partiye kayyum atanamaz. Milyonda bir bile ihtimal vermiyorum!” diyerek adeta göğsünü gere gere konuşmuştu. 

Bu sözler, CHP’lilerin yüreğine su serpmiş, partinin iradesine sahip çıkıldığına dair umutları güçlendirmişti. Ancak, 2 Eylül 2025’te İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararıyla CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum olarak atanan Gürsel Tekin, bu sözleri bir çırpıda çöpe attı. Dahası, “Partinin abileri olarak görev yapacağız” diyerek bu tartışmalı süreci utanmazca sahiplendi.

Bu, sadece bir sözden dönüş değil, aynı zamanda bir ilkenin, bir duruşun, bir parti vicdanının hiçe sayılmasıdır. Tekin’in, kendi ağzıyla “imkânsız” dediği bir görevi böylesine kısa sürede kabul etmesi, siyasi tutarsızlığın en pespaye örneklerinden biri olarak tarihe geçti. 

CHP tabanı bu ikiyüzlülüğü affetmedi. Sosyal medyada “CHP’nin iradesi mahkeme kararıyla şekillenemez!” ve “Kurultay yok sayılıyor!” çığlıkları yankılanırken, eski il başkanları da “Bu uygulama demokratik teamüllere aykırı!” diyerek isyan bayrağını çekti. Tepkiler, sadece bir karara değil, bir siyasetçinin kendi sözüne ihanetine duyulan öfkeye işaret ediyor. Gürsel Tekin’in sicili, ne yazık ki bu tür çelişkilerle dolu. 

Daha önce de 2019’da İstanbul’da CHP’nin yerel seçim stratejisi üzerine “Partimiz bu yanlış adaylarla seçimi kazanamaz” diyerek sert eleştiriler yöneltmiş, ancak aynı seçimlerde CHP’nin zaferi sonrası bu sözlerini unutturmaya çalışmıştı. Yine 2023 genel seçimleri öncesi “Millet İttifakı’nın bu yapıyla başarı şansı yok” diyerek ittifakı yerden yere vurmuş, fakat seçim sürecinde ittifakın en hararetli savunucularından biri oluvermişti. 

Bu son kayyum vakası, Tekin’in tutarsızlık zincirine eklenen en parlak halka oldu. Siyaset, değişkenlik barındırabilir; ancak ilkesizlik, bir siyasetçinin en büyük günahıdır.

Tekin’in “milyonda bir ihtimal” dediği bir görevi, altı ay gibi kısa bir sürede kucaklaması, yalnızca kişisel bir güven krizine değil, CHP’nin kurumsal kimliğine de ağır bir darbe vurmuştur. Partinin tabanı, bu tür oportünist dönüşlere haklı olarak öfkeli. Bu yaşananlardan sonra Gürsel Tekin’in adı, siyasi literatürde “sözünü yiyen siyasetçi” olarak kazınacaktır.

Siyaset, hafızayı sınar; ama asıl sınanan, siyasetçinin omurgasıdır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meclis Personeline Layık Görülen Kıyafetler Bit Pazarında Bile Yok!

Parlamento Güvenliğinde Yeni Dönem Tartışmaları da Beraberinde Getirdi

TBMM Yönetiminden Yandaş Sendikaya Üst Düzey Kadro Kıyağı