Meclis Başkanlığı Koltuğu Seyirci Koltuğu Değildir!"
Türkiye siyaseti bir kara gün daha yaşadı. CHP İstanbul İl Başkanlığı’na zorla kayyum atanması sırasında, barışçıl şekilde direnen CHP’li milletvekilleri polis şiddetine maruz kaldı. Biber gazı, tazyikli su ve fiziki darp ile dağıtılan milletvekillerinin çığlıkları ekranlara yansırken, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un tepkisizliği ülke gündemine oturdu.
Meclis’in tarafsızlığına ve millet iradesine sahip çıkması gereken bir isim olan Kurtulmuş, Milletvekillerine sessiz kalarak yalnız onların dokunulmazlıklarını değil kendi dokunulmazlığını ve tüm meclisin dokunulmazlığını da savunamamış oldu.
Yaşananları yalnızca izlemekle yetindi. Ne bir kınama, ne bir çağrı… Olayların sıcaklığı içinde sarf edilen tek kelime dahi yoktu. Bu tavır, demokrasiyi savunması gereken makamın tarafsızlık ilkesini tamamen yok saydığı yorumlarına neden oldu.
Toplumun geniş kesimlerinden sert tepkiler yükseliyor. Hukukçular, sivil toplum örgütleri ve akademisyenler “Meclis Başkanı, milletin seçilmiş temsilcilerine yapılan bu saldırıyı görmezden gelerek sorumluluğunu yerine getirmemiştir” diyerek istifa çağrısında bulunuyor.
Bu olay bir kez daha gösterdi ki; Türkiye’de demokrasi, yalnızca seçim günü sandığa atılan oylarla değil, seçilmiş temsilcilerin dokunulmazlığına ve halkın iradesine sahip çıkmakla yaşatılır. Numan Kurtulmuş’un bu saldırı karşısında sessiz kalması, Meclis Başkanlığı makamını adeta bir seyirci koltuğuna indirgemiştir.
Artık kimse sadece seyirci olamaz! Bu ülke, seçilmiş vekillerin sokakta darp edildiği, Meclis Başkanı’nınsa sessizce izlediği bir düzeni kabul etmiyor. Demokrasi, cesaret ister. Cesareti olmayanların, milletin iradesini temsil eden koltuklarda yeri yoktur.
Yorumlar
Yorum Gönder