Diyanet’in Skandal Hutbesi: Kadınlar "Kul Hakkı" Tehdidiyle Mirastan Vazgeçmeye Zorlanıyor!
Diyanet’in Hutbesi ve Anayasa İhlali
Diyanet'in hutbesinde, "Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır" ve "kız çocuklarının da Allah'ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır" gibi ifadeler kullanılması, mevcut yasalara doğrudan bir meydan okuma olarak değerlendiriliyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası, Medeni Hukuk ve çeşitli yasalarla güvence altına alınan eşitlik ilkesi ve kadınların miras hakkı, bu ifadelerle açıkça hedef alınıyor. Diyanet, doğrudan Cumhurbaşkanlığı'na bağlı bir kurum olmasına rağmen, Anayasa'ya ve yasalara uymak zorundadır. Bu tür açıklamalar, hukukun üstünlüğüne ve laiklik ilkesine aykırı olduğu için suç teşkil etmektedir.
Diyanet'in Siyasi Bir Araç Olarak Kullanılması
Eleştiriler, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sadece dini bir kurum olmaktan çıkıp, AKP iktidarının kadın düşmanlığını meşrulaştırmak için kullandığı bir siyasi araç haline geldiği yönünde yoğunlaşıyor. Vatandaşların yolsuzluk, sahte diplomalı imamlar, lüks makam araçları gibi konulara ilişkin haklı tepkileri varken, Diyanet'in bu gündemleri bir kenara bırakıp kadınların miras hakkı üzerinden “kul hakkı” edebiyatı yapması ahlaki bir ikiyüzlülük olarak görülüyor. Dini değerlerin, siyasi çıkarlar doğrultusunda manipüle edilmesi ve istismar edilmesi, toplumda derin bir güven kaybına yol açıyor.
Şeriat ve Laik Hukuk Arasındaki Çatışma
Diyanet’in bu hutbesi, din temelli hükümler ile laik hukuk arasındaki gerilimi bir kez daha gözler önüne seriyor. Geçmişte yaşanan, eski başbakanlardan Erbakan'ın kızının miras davası, bu gerilimin en somut örneklerinden biridir. Şeriat hükümlerine göre mirasın yarısını alması gerekirken, laik yasalar sayesinde tam pay alabilmek için kardeşini mahkemeye vermesi, şeriatın ancak kendi çıkarlarına uygun olduğunda savunulduğunu açıkça gösteriyor. Bu olay, dini hükümlerin bile kişisel çıkarlar karşısında ne kadar esnek olabildiğini kanıtlıyor.
Sosyal medya üzerinden tepki gösteren yurttaşlar, "Bu utanç verici hutbeler ve Diyanet'in siyasi iktidarın bir aparatı haline gelmesi, Türkiye'de dini siyasallaştırma ve din istismarı politikasının en somut yansımalarından biridir. Unutulmamalıdır ki, Anayasa'nın açıkça koruduğu kadın haklarına yönelik her saldırı, hem hukuka hem de toplumsal barışa vurulmuş bir darbedir." şeklinde iktidarı sert bir dille eleştiriyor.
Yorumlar
Yorum Gönder