"Terör Komisyonu" Öncesi Hukukçulardan ve Vatandaşlardan CHP'ye Uyarı!!!
Türkiye siyaseti, "Terörsüz Türkiye" söylemiyle gündeme gelen çözüm süreci ve bu süreçte kurulması planlanan TBMM komisyonu etrafında yoğun tartışmalar yaşıyor. Kurulacak komisyon için başta ceza hukukçuları ve toplumun birçok kesiminden CHP'ye, yargı eliyle sürdürülen tasfiye girişimlerine karşı net bir duruş sergilemesi için uyarı mesajları geliyor.
Ceza hukukçusu Prof. Dr. Hasan Sınar, CHP'ye önemli bir uyarıda bulunarak, komisyon masasına oturmadan önce "tutuksuz yargılama"yı ön şart olarak koyması gerektiğini belirtti. Aksi takdirde, CHP'nin kendisine yönelik siyasi saldırılara boyun eğmiş olacağını ifade etti.
Vatandaşların sosyal medyadaki tepkileri de Sınar'ın uyarısını destekler nitelikte. Birçok kişi, CHP'nin AKP ile aynı masaya oturmasını, "normalleşme" söyleminin bir uzantısı olarak görüyor ve muhalefetin birleşmesi yönünde güçlü çağrılar yapılıyor.
Bu durum, CHP'nin komisyon sürecine yaklaşımının hem kendi geleceği hem de muhalefetin birliği açısından kritik bir dönemeç olduğunu gösteriyor.
Sınar'dan CHP'ye Net Mesaj: "Saldırıları Meşrulaştırmayın"
Cumhuriyet gazetesini konuşan Prof. Dr. Hasan Sınar, CHP'nin çözüm süreci komisyonuna katılım kararını değerlendirirken, partinin kendisine yönelik yargı eliyle sürdürülen tasfiye girişimlerine karşı net bir duruş sergilemesi gerektiğini vurguladı. Sınar, "özellikle CHP liderleri ve milletvekilleri hakkında devam eden siyasi davalar karşısında tutuksuz yargılamayı bir kırmızı çizgi olarak belirlemek hayati önem taşıyor. Eğer bu ön şart konulmazsa, komisyona katılımın iktidarın CHP'ye yönelik hukuksuz uygulamalarını ve siyasi baskılarını meşrulaştırma riski bulunuyor. CHP'nin 61 milletvekili hakkında 240 fezleke ile karşı karşıya olduğu düşünüldüğünde, bu uyarı daha da anlam kazanıyor" uyarısında bulundu.
Sınar'ın önerisi, CHP'nin komisyona katılım kararını stratejik bir şekilde kullanması yönünde. Tutuksuz yargılama talebi, sadece CHP'nin kendi pozisyonunu korumakla kalmayacak, aynı zamanda siyasi mahkumların serbest bırakılması, kayyum uygulamalarının sona ermesi ve demokratikleşme adımlarının atılması için de bir baskı aracı olabilecektir.
Vatandaşlardan Muhalefete Birlik Çağrısı
"Normalleşmeye Kanmayın"
Sosyal medyada vatandaşların CHP'ye yönelik mesajları, Sınar'ın uyarısıyla aynı hassasiyeti taşıyor. Kullanıcılar, CHP'nin AKP ile komisyon masasına oturmasının, seçim sonrası dönemde denenip sonuçsuz kalan "normalleşme" politikalarının bir devamı olacağından endişeli.
Bir vatandaş, "AKP’nin adamlarını muhatap kabul etmiyorum. Böylesine ciddi bir komisyona katılmak doğru değil. Aksi halde normalleşme çağrılarının devamı olur" diyerek, CHP'nin bu süreçte iktidarla iş birliği görüntüsü vermekten kaçınması gerektiğini dile getirdi.
Vatandaşlar, özellikle CHP liderliğinde muhalefetin birleşmesi gerektiğini ısrarla vurguluyor. "İktidara götürecek tek lokomotif CHP’nin önderliğinde bütün muhalefet birleşmeli" çağrısı sosyal medyada yankı buldu. Bu çağrılar, CHP'nin sadece kendi tabanını değil, DEM Parti, İYİ Parti ve diğer muhalefet partilerini de kapsayan bir ittifakla hareket etmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
AKP'nin Stratejisi: CHP'yi Dışlama ve "Normalleşme" Tuzağı
AKP'nin, CHP'yi komisyon sürecinden uzak tutma çabası siyasi kulislerde sıkça konuşuluyor. İktidar, CHP'nin komisyona katılımının, demokratikleşme taleplerini ve siyasi tutsakların serbest bırakılması gibi konuları masaya getireceğinden çekiniyor. Bunun yerine, AKP ve MHP, DEM Parti ile sınırlı bir iş birliği üzerinden süreci şekillendirmeyi hedefliyor. Bu strateji, CHP'yi hem süreçten izole ederek etkisizleştirmeyi hem de muhalefet partileri arasında bir ayrışma yaratmayı amaçlıyor.
AKP'nin "normalleşme" söylemi, geçmişte de CHP'nin stratejisini etkilemiş ve tartışmalara yol açmıştı. Örneğin, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ayakta karşılama kararı, parti içinde "tek adam rejimini meşrulaştırma" eleştirilerine neden olmuştu. Bu durum, CHP'nin normalleşme politikalarının, kendi tabanında ve muhalefet seçmeninde güven kaybına yol açabileceğini gösterdi.
CHP'nin Önündeki Fırsatlar ve Riskler
CHP, bu kritik süreçte hem bir fırsat hem de bir riskle karşı karşıya. Fırsat, tutuksuz yargılama ve demokratikleşme taleplerini komisyon masasına taşıyarak, iktidar üzerinde baskı kurma ve muhalefetin lideri konumunu pekiştirme şansına sahip olması. Ancak risk, AKP'nin CHP'yi süreçten dışlama stratejisine karşı pasif kalması veya komisyona katılarak iktidarın hukuksuzluklarını dolaylı olarak meşrulaştırması.
CHP'nin, Prof. Dr. Sınar'ın önerdiği gibi tutuksuz yargılamayı ön şart olarak koyması, hem kendi tabanına hem de muhalefet seçmenine güçlü bir mesaj verebilir.
Ayrıca, sosyal medyada yükselen "muhalefet birleşmesi" çağrılarına kulak vererek, diğer muhalefet partileriyle ortak bir demokratikleşme platformu oluşturması, iktidara karşı daha etkili bir mücadele zemini yaratabilir.
CHP'nin Liderlik Sınavı
Prof. Dr. Hasan Sınar'ın uyarısı ve vatandaşların sosyal medya üzerinden yükselttiği sesler, CHP'ye net bir yol haritası çiziyor. İktidarın hukuksuzluklarını meşrulaştırmadan, tutuksuz yargılama ve demokratikleşme taleplerini önceliklendirerek, muhalefetin birliğini sağlama yolunda liderlik yapmak. CHP, bu süreçte ya iktidarın "normalleşme" tuzağına düşerek etkisizleşecek ya da muhalefetin lokomotifi olarak tarihsel bir sorumluluk üstlenecek.
Vatandaşlar, "Artık hüsrana uğrayacak zamanımız yok" çağrısı, oylarını her geçen gün artıran CHP'ye, bu sınavda ne kadar kritik bir rol oynadığını bir kez daha hatırlatıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder