Furkan Karabay’ın Özgürlüğü, Basının ve Demokrasinin Özgürlüğüdür
Gazeteci Furkan Karabay, 73 gündür Silivri Cezaevi’nde, iddianamesi hazırlanmadan tutsak ediliyor. “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçlamalarıyla 15 Mayıs’ta gözaltına alınıp aynı gün tutuklanan Karabay’ın dosyası, adeta bir cezalandırma aracına dönüştü.
Dosyayı inceleyen savcının 1 Eylül’e kadar tatile çıkması, Karabay’ın özgürlüğüne kavuşma umudunu daha da uzaklaştırıyor. Bu durum, Türkiye’de basın özgürlüğü ve adalet sisteminin işleyişine dair ciddi soru işaretleri doğuruyor.Karabay’ın avukatı ve abisi Harun Karabay, “Furkan’ın altı haber ve bir video nedeniyle 73 gündür hapsedildiğini” belirtiyor.
Tutuklama gerekçesi olarak gösterilen bu içeriklerin, Karabay’ın gazetecilik faaliyetlerinden ibaret olduğu açık. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve Başsavcı Vekili Can Tuncay’ın isim ve fotoğraflarını haberlerinde kullanması, “hedef gösterme” suçlamasına dayanak yapılmış. Ayrıca, Karabay’ın, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın sağlık sorunlarına dikkat çektiği paylaşımlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 yıl önceki sözlerini hatırlatması, “cumhurbaşkanına hakaret” iddiasına gerekçe gösterilmiş.
Suçlama Anayasanın 26. Maddesine A ayykırı
Bu suçlamalar, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğüne doğrudan aykırı. DİSK Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu’nun Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a yazdığı açık mektupta vurguladığı gibi, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yayma hakkına sahiptir.
Bu hürriyet, resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” Karabay’ın gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hapsedilmesi, bu temel hakkın açıkça ihlal edildiğini gösteriyor.Adalet sisteminin işleyişindeki bu keyfiyet, sadece Karabay’ın değil, tüm toplumun haber alma hakkına vurulan bir darbe.
Savcının tatile çıkmasıyla iddianame sürecinin askıya alınması, yargılama öncesi tutukluluğun bir cezalandırma yöntemi olarak kullanıldığı eleştirilerini güçlendiriyor. Harun Karabay, “Furkan’a karşı hasmane bir tavır sergileniyor, özgürlüğü açıkça elinden alınıyor” diyerek bu duruma isyan ediyor.İktidar, basın özgürlüğünü kısıtlayan bu tür uygulamalarla, eleştirel gazeteciliği susturmayı hedefliyor.
Karabay’ın durumu, ne ilk ne de son. Daha önce de benzer suçlamalarla hapsedilen ve beraat eden Karabay, şimdi yine aynı gerekçelerle demir parmaklıklar ardında. Bu, hukukun bir araç olarak kullanıldığının ve gazetecilerin susturulmak istendiğinin açık bir göstergesi.
Karabay'ın özgürlüğü demokrasinin özgürlüğüdür
Biz de kulislerden.blogspot.com olarak
Kamuoyuna sesleniyoruz: Furkan Karabay’a ve haber alma hakkına sahip çıkın! Gazetecilik suç değildir. Adalet, savcıların tatil takvimine göre değil, hukukun üstünlüğüne göre işlemelidir. İktidarın, eleştirel sesleri bastırmak için yargıyı bir sopa gibi kullanmasına karşı durmak, hepimizin sorumluluğudur. Furkan Karabay’ın özgürlüğü, basın özgürlüğünün ve demokrasinin özgürlüğüdür.
Yorumlar
Yorum Gönder