"Kültür Bakanlığı mı, Sansür Bakanlığı mı? Sanat Özgürlüğüne Darbe!"

Türkiye, bir kez daha ifade özgürlüğüne ve sanata vurulan bir darbe ile sarsılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tartışmalı bir şekilde tutuklanmasına tepki gösteren sanatçılara karşı skandal bir karar aldı. Aralarında Sertab Erener, Yalın, Melike Şahin, Mabel Matiz, Cem Adrian, Melek Mosso, Gülşen ve Hadise gibi Türkiye’nin en sevilen ve milyonlarca hayranı olan sanatçıların bulunduğu isimler, Bakanlık tarafından fiilen kara listeye alındı. Bu sanatçıların, her yaz büyük ilgi gören Efes ve Aspendos gibi antik kent tiyatrolarında konser vermeleri yasaklandı. Gerekçe mi? İmamoğlu’na destek veren sosyal medya paylaşımları ve Saraçhane eylemlerine katılan gençlere verdikleri destek.
Sanatçılara Siyasi Sansür
Kültür ve Turizm Bakanlığı, organizasyon firmalarına önce yazılı onay verip ardından telefonla ulaşarak “Bu isimler olmaz” diyerek konserlerin iptalini talep etti. Bakanlık, eğer bu sanatçılar programdan çıkarılmazsa, antik tiyatrolarda konser izinlerinin tamamen iptal edileceği tehdidinde bulundu. Bu karar, sanatçıların ifade özgürlüğünü açıkça ihlal eden bir siyasi sansür olarak değerlendiriliyor. Türkiye’nin kültürel mirası olan antik tiyatrolar, halkın sanatla buluşma alanları olmaktan çıkarılıp, hükümetin ideolojik hesaplaşma sahasına dönüştürülmüş durumda.

Gazeteci Timur Soykan’ın Onlar TV’de ortaya çıkardığı bu skandal, Bakanlığın sanatçıları susturma çabasını gözler önüne seriyor. Soykan, “Konser biletleri bir günde tükenen, milyonlarca müzikseverin takip ettiği bu sanatçıların antik kent tiyatrolarında konser vermesi fiilen engellendi. Hatta yıldızların bundan haberi bile olmadı,” diyerek kararın perde arkasındaki gizliliğe dikkat çekti.
AKP İktidarı ve Sanata Müdahale Geleneği
AKP iktidarı, uzun süredir sanat ve kültür alanında siyasi baskı uygulamalarıyla eleştiriliyor. Daha önce de Niyazi Koyuncu ve Mem Ararat gibi sanatçıların konserleri “kamu güvenliği” veya “değer yargıları” gibi muğlak gerekçelerle iptal edilmişti. Melek Mosso’nun Isparta’daki konseri, kadınlara yönelik özgürlükçü bir konuşması sonrası hedef gösterilerek iptal edilmiş, bu olaylar yaşam tarzına müdahale tartışmalarını alevlendirmişti. Şimdi ise İmamoğlu’na destek veren sanatçılara yönelik bu yasak, AKP’nin sanata ve ifade özgürlüğüne yönelik tahammülsüzlüğünün yeni bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.

Bu karar, sadece sanatçıları değil, aynı zamanda milyonlarca hayranını ve Türkiye’nin kültürel dokusunu hedef alıyor. Antik tiyatrolar, tarih boyunca sanatın ve özgür düşüncenin merkezi olmuşken, bugün siyasi intikam aracı haline getiriliyor. Bakanlığın, halkın sevdiği sanatçıları cezalandırmak için böylesine açık bir sansür uygulaması, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk devleti imajına ağır bir darbe vuruyor.
Sanatçılar ve Halk Susturulamaz
İmamoğlu’nun tutuklanması, zaten tartışmalı bir süreç olarak kamuoyunda yankı bulmuştu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu kararı “bir sonraki cumhurbaşkanımıza darbe girişimi” olarak nitelendirirken, DEM Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi gibi muhalefet partileri de hukuki ve siyasi bir skandal olarak değerlendirdi. Sanatçıların bu sürece tepki göstermesi, demokratik bir hak ve toplumsal sorumluluğun gereğiydi. Ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu demokratik hakkı cezalandırarak sanatçıları susturmayı ve halkı sanattan mahrum bırakmayı tercih etti.

Yalın, sosyal medyada İmamoğlu’na destek verirken CHP’nin dayanışma sandığına oy verdiğini açıklamıştı. Sertab Erener, Melike Şahin ve diğer sanatçılar da benzer şekilde demokrasi ve adalet taleplerini dile getirmişti. Bu paylaşımlar, Bakanlık tarafından “kara liste” gerekçesi olarak kullanıldı. Ancak sanatçılar, tarih boyunca baskılara karşı seslerini yükseltmiş ve halkın vicdanını temsil etmiştir. Bugün de bu yasaklar, ne sanatçıların ne de halkın sesini susturabilecek.
AKP’ye Çağrı: Sanattan Elinizi Çekin!
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu kararı, sadece sanatçılara değil, Türkiye’nin kültürel mirasına ve demokrasisine yönelik bir saldırıdır. AKP iktidarı, sanatı bir propaganda aracı olarak görmek yerine, onun özgür ve evrensel ruhuna saygı duymalıdır. Antik tiyatrolar, siyasi hesaplaşmaların değil, sanatın ve birliğin mekânları olmalıdır. Bakanlığın bu skandal kararından derhal vazgeçmesi ve sanatçılara yönelik sansürü kaldırması gerekiyor.
Türkiye’nin sanatçıları ve halkı, bu yasaklara karşı sessiz kalmayacaktır. CHP Gençlik Kolları’nın Kocaeli’de “İmamoğlu her yerde” stickerlarına yönelik AKP’li bir ilçe başkanının tehditlerine verdiği yanıt, bu direncin bir örneğidir: “Siz söktükçe biz asacağız. Siz yasakladıkça biz daha çok var olacağız.” Sanatçılar da, halk da bu baskılara boyun eğmeyecek; çünkü sanat, özgürlüğün ve direnişin en güçlü sesidir.

Korkunun ecele faydası yok! Sansür ve yasaklarla sanat susturulamaz, halkın iradesi yok sayılamaz. Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu utanç verici kararından geri adım atmazsa, tarih önünde hesap vermekten kaçamayacaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meclis Personeline Layık Görülen Kıyafetler Bit Pazarında Bile Yok!

Parlamento Güvenliğinde Yeni Dönem Tartışmaları da Beraberinde Getirdi

TBMM Yönetiminden Yandaş Sendikaya Üst Düzey Kadro Kıyağı