Kınamadan Kaçan, Endişeyle Yetinen AKP’nin Dış Politikasına Tepkiler Büyüyor!
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’nin İran’a yönelik saldırısına ilişkin yaptığı açıklamada "kınama" kelimesi yerine "endişe" ifadesini tercih etmesi, dış politikasını bir kez daha ateşli bir tartışmanın odağına oturttu.
Saldırının uluslararası hukuka aykırılığına veya İran’ın egemenliğine yönelik bir ihlal olduğuna dair net bir vurgunun olmaması, hem içeride hem de dışarıda büyük tepkilere yol açtı.
Endişe mi, Çifte Standart mı?
Dışişleri Bakanlığı’nın, “Yaşanmakta olan gelişmeler bölgesel ihtilafın küresel düzeye taşınmasına neden olabilecek durumda. Bu felaket senaryosunun hayata geçmesini istemiyoruz” şeklindeki açıklaması, sosyal medyada geniş yankı buldu. Kullanıcılar, "Herkes bilir ki ‘derin endişe duymak’ ile ‘kınamak’ arasında ciddi bir yönelim farkı var. Türkiye, İran’a saldırıyı kına(ya)mıyor bile!" diyerek hükümetin tutumunu çifte standart olarak niteledi.
Muhalefet partileri de bu duruma sert tepki gösterdi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’da yaptığı konuşmada, “AKP, İsrail’in İran’a saldırısını kınarken, ABD’nin aynı ülkeye yönelik saldırısına ‘endişe’ ile yaklaşmayı tercih ediyor. Bu çifte standart, Türkiye’nin dış politikada ne kadar tutarsız bir çizgi izlediğini gösteriyor” ifadeleriyle hükümeti hedef aldı. Özel, iktidarın NATO müttefiki ABD’ye karşı net bir tavır almaktan kaçındığını savundu.
DEM Parti Dış İlişkiler Komisyonu ise, “AKP’nin bu sessizliği, bölgedeki emperyalist müdahalelere dolaylı bir destek olarak okunabilir. Türkiye, barış için inisiyatif almalı, tarafsız bir duruş sergilemeli” açıklamasını yaparak AKP’nin pasif tutumunu eleştirdi.
Kürecik Üssünden ABD Operasyonlarına Lojistik Destek mi?
Eleştirilerin bir diğer önemli odağı ise Malatya’daki Kürecik Radar Üssü oldu. Bazı muhalif yorumcular, ABD’nin İran’a yönelik saldırılarında Kürecik’teki radar sistemlerinin kullanılmış olabileceğini iddia ederek, AKP’yi “ABD’nin bölgedeki operasyonlarına lojistik destek sağlamakla” suçladı. X’te bir kullanıcı, “AKP, Müslüman İran’a yapılan saldırıların Kürecik üssünden yapılmasına çok bozulmuş! Ama üssü kapatacak mı? Hayır!” diyerek hükümetin bu konudaki samimiyetsizliğini gözler önüne serdi. Ancak bu iddialar henüz resmi kaynaklarca doğrulanmadı.
Siyaset bilimci Dr. Ayşe Yılmaz, yaptığı değerlendirmede AKP’nin dış politikasının, uzun süredir ABD ve NATO ile ilişkileri koruma kaygısı üzerine kurulu olduğunu belirtti. Yılmaz, “İran’a yönelik bir kınama, Türkiye’nin Batı ittifakı içindeki pozisyonunu zora sokabilir. Ancak bu çekingen tavır, hükümetin bölgedeki Müslüman ülkelerle ilişkilerini de riske atıyor” diyerek, AKP’nin “endişe verici” ifadesini tercih etmesinin hem iç kamuoyunda hem de uluslararası alanda tepki çektiğini vurguladı.
“Bölgesel Barış İçin Müzakere” Çağrısı Neden Yetersiz Bulundu?
AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in saldırılar sonrası yaptığı, “ABD tarafından İran’ın nükleer tesislerine yapılan saldırıyla beraber bölgemizde çatışmaların daha da yayılması tehlikesi ortaya çıktı. Cumhurbaşkanımızın müzakere masasına dönülmesi çağrısı yegane çözüm yoludur” şeklindeki açıklaması da muhalif kesimler tarafından “somut bir adım içermeyen, klişe bir söylem” olarak nitelendirildi. Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, “AKP, emperyalist müdahalelere karşı çıkmak yerine, ‘müzakere’ diyerek sorumluluktan kaçıyor. Bu, bölgedeki yağma ve sömürü düzenine ortak olma çabasından başka bir şey değil” diyerek hükümetin barış söylemini sorguladı.
Uluslararası Hukuk ve Bölgesel İstikrar Endişeleri: Türkiye Nereye Konumlanıyor?
Uluslararası toplumun büyük bir kısmı, ABD’nin İran’a yönelik saldırısını uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak görürken, Türkiye’nin bu konuda net bir pozisyon almamasının, ülkenin bölgesel liderlik iddiasına zarar verdiği yorumları yapıldı. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, saldırıyı “Birleşmiş Milletler Şartı’nın açık bir ihlali” olarak nitelendirirken, Türkiye’den gelen “endişe” açıklamasını yetersiz bulduklarını ima etti.
Siyasi analist Mehmet Kara, “Türkiye, hem NATO üyesi hem de Müslüman dünyasında liderlik iddiasında bulunan bir ülke. Ancak bu tür krizlerde net bir duruş sergileyememesi, her iki tarafta da güven kaybına yol açıyor. AKP’nin ‘endişe’ söylemi, ne Batı’yı ne de Doğu’yu tatmin ediyor” değerlendirmesinde bulunarak, Türkiye’nin dış politika duruşundaki belirsizliği gözler önüne serdi.
AKP’nin Dış Politikası Sorgulanıyor ve Güven Kaybı Yaşanıyor
ABD’nin İran’a yönelik saldırısına karşı AKP iktidarının “kınama” yerine “endişe” ifadesini tercih etmesi, Türkiye’nin dış politikadaki güvenilmez ve tutarsız duruşunu bir kez daha tartışmaya açtı. Muhalefet, sosyal medya kullanıcıları ve bağımsız analistler, hükümetin bu tutumunu “çifte standart” ve “ABD’ye bağımlılık” olarak nitelendirirken, AKP’nin bölgedeki barış çabalarına yönelik söylemleri de yetersiz bulundu ve inandırıcılığını yitirdi.
Türkiye’nin böylesine kritik bir dönemde nasıl bir dış politika izleyeceği, hem iç kamuoyunda hem de uluslararası arenada merakla beklenirken, mevcut durumun ülkenin bölgesel ve küresel itibarına ciddi zararlar verdiği aşikar. AKP’nin, bir yandan Batı ile ilişkilerini sürdürme gayreti, diğer yandan da bölgesel gerilimlerde net bir tavır alamaması, Türkiye’yi yalnızlaşma riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu durum, Türkiye’nin dış politikasında köklü bir değişim ihtiyacını gözler önüne sermekte.
AKP'nin bu duruşu, muhalefet kulislerinde, "Ne vicdanla konuşuyor, ne adaletle susuyor... Sadece çıkarı için dengede durmaya çalışıyor." şeklinde yorumlandı.
Yorumlar
Yorum Gönder