Sandıktan Çıkamayan İktidarın Yeni Silahı: Kayyum Tehdidi ve Yargı Operasyonları

CHP'li belediyelere yönelik operasyonlar hız kesmiyor.

Yargı eliyle belediyelere yapılan operasyonlar anketlerde CHP'nin oyunu yükseltirken AKP'nin ve destekçisi partilerin oylarının düştüğünü gösteriyor. 

Yerel seçimlerin ardından siyasi dengelerin yeniden şekillendiği bu kritik süreçte, iktidarın artan muhalefet gücü karşısında yeni bir stratejiye yöneldiği konuşuluyor. CHP'nin yükselen grafiği ve özellikle Ekrem İmamoğlu'nun sahnedeki ağırlığı, kulislerde "iktidarın yeni kırmızı çizgisi" olarak nitelendiriliyor. 
Seçim sandığından çıkan sonuçlar, özellikle CHP'nin oy oranındaki sürpriz yükseliş ve mitinglerde toplanan kalabalıklar, iktidar çevrelerinde beklenenden daha büyük bir "panik" havası estirdiğine  dikkat çekiliyor. Kulislerde dolaşan bilgilere göre, bu durum, iktidarın "sandıkta kaybedilenin yargı ve bürokrasi eliyle telafi edilmesi" yönünde bir yol haritası belirlemesine neden olmuş. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik art arda gelen operasyonlar ve özellikle İmamoğlu'nu hedef alan "yolsuzluk" ve "terör" iddiaları, bu yeni stratejinin en somut örnekleri olarak gösteriliyor.

İBB'ye yönelik Mersin mitingi sonrası başlayan gözaltı dalgası ve ardından dillendirilen kayyum tehditleri, Ankara'da konuşulanları doğrular nitelikte. Edinilen bilgilere göre, bu adımlar, sadece İmamoğlu'nu değil, genel olarak muhalif belediyeleri "yıpratma" ve "kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırma" amacı taşıyor. Ancak kulislerdeki ağırlıklı görüş, bu hamlelerin beklenen etkiyi yaratmadığı, aksine muhalefetin saflarını daha da sıklaştırdığı yönünde. Bir AKP'li Partili yetkilinin dahi "Bu gidişle İmamoğlu'nu durduramayız, daha da büyütüyoruz" ifadeleri parti içinde yaşanan tedirginliği de dışa vuruyor.
Yargı kaynaklarından sızan bilgilere göre, İmamoğlu'na yönelik iddiaların "zayıf delillere" ve "güvenilirliği tartışmalı gizli tanık ifadelerine" dayanması, hukuk çevrelerinde de ciddi soru işaretleri yaratıyor. Bazı yargı mensuplarının dahi bu operasyonların "siyasi baskı" altında yürütüldüğü konusunda endişeli olduğu konuşuluyor. Bu durum, hukukun üstünlüğü ilkesinin nasıl bir siyasi araca dönüştürüldüğüne dair tartışmaları daha da alevlendiriyor.

Peki, iktidar bu stratejisiyle neyi hedefliyor? Kulislerdeki yaygın kanaat, iktidarın bu operasyonlarla kendi tabanını konsolide etmeyi ve muhalefetin yükselişini "devlet eliyle" durdurmaya çalıştığı yönünde. Ancak sahadaki tablo, bu çabaların ters teptiğini gösteriyor. Halkın tepkisi, artan miting katılımları ve anketlerdeki değişimler: "Sandıktan çıkamayan AKP'nin yeni silahı kayyum tehdidi ve yargı operasyonları yaparak CHP'ye diz çöktürmeye çalışıyor. Ancak iktidarın bu müdahaleleri sadece kendi ipini çekmeye hizmet ediyor"  yorumlarına yol açıyor.

Ankara kulislerinde konuşulanlar, Türkiye'nin zorlu bir demokrasi sınavından geçtiğini ortaya koyuyor. İktidarın sandıktan çıkan halk iradesine karşı yargı ve bürokrasi kozunu kullanma çabası, sadece siyasi arenayı değil, aynı zamanda hukukun bağımsızlığını da derinden sarsıyor. Bu süreçte halkın tepkisi ve muhalefetin sergileyeceği duruş, Türkiye'nin geleceği açısından belirleyici olacak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meclis Personeline Layık Görülen Kıyafetler Bit Pazarında Bile Yok!

Parlamento Güvenliğinde Yeni Dönem Tartışmaları da Beraberinde Getirdi

TBMM Yönetiminden Yandaş Sendikaya Üst Düzey Kadro Kıyağı