Halkın Yüzde 70’i Neden Öfkeli? İşte nedenleri!
Türkiye, son yıllarda ekonomik, sosyal ve demokratik bir çöküşün pençesinde adeta can çekişiyor.
Yolsuzlukta 180 ülke arasında 108’inci sırada yer alan bir ülke, gelir adaletsizliğinde Avrupa’nın zirvesine yerleşmiş, dünya çapında en yüksek enflasyona sahip beş ülkeden biri haline gelmiş durumda. Gençlerin geleceği karartılmış, çiftçiler toprağa tohum atamaz hale gelmiş, adalete güven yüzde 15’e çakılmış, sağlık sistemi iflasın eşiğinde ve halkın yüzde 70’i iktidarın uygulamalarından memnun değil. Üstüne üstlük, sadece iki ayda sanatçılar, akademisyenler, belediye başkanları ve öğrenciler dahil üç binden fazla kişi, haklı itirazları nedeniyle gözaltına alınmış.
Bu tablo, bir ülkenin değil, bir rejimin iflasının resmidir. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı, 20 yılı aşkın süredir sürdürdüğü yönetimde, Türkiye’yi bir cehennem tasvirine hapsetmiş durumda.
Yolsuzluk ve Şeffaflık Krizi: Devletin Çürüyen Temelleri
Uluslararası Şeffaflık
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün verilerine göre, Türkiye yolsuzluk algı endeksinde 180 ülke arasında 108’inci sırada. Bu, kamu kaynaklarının talan edildiği, ihalelerin yandaşlara peşkeş çekildiği ve liyakatin yerini sadakatin aldığı bir sistemin göstergesi. AKP iktidarı, yolsuzlukla mücadele etmek bir yana, bu sistemi kurumsallaştırarak devletin temel taşlarını çürüttü. Kamu kaynaklarının şeffaf kullanımı bir yana, vatandaşın vergileri adeta bir avuç oligarkın cebine akıtılıyor. İktidar, bu yolsuzluk sarmalını “başarı” olarak pazarlamaya çalışsa da, halkın gözü gerçekleri görüyor: Her geçen gün artan hayat pahalılığı, kapanan kepenkler ve borç batağındaki milyonlar.
Gelir Adaletsizliği ve Yoksulluk: Bir Avuç Zengin, Milyonlarca Mağdur
Avrupa’nın gelir adaletsizliğinde lideri olan Türkiye’de, zengin ile yoksul arasındaki uçurum bir uçurumdan çok bir kanyon halini aldı. TÜİK’in bile makyajlayamadığı verilere göre, 3 milyon 800 binden fazla genç yoksulluk ya da sosyal dışlanma riskiyle karşı karşıya. Her beş gençten biri, ortaokuldan sonra eğitimine devam edemiyor. Bu, sadece bir istatistik değil; bir neslin geleceğinin çalınması demek. Çiftçiler, artan maliyetler nedeniyle toprağa tohum atamazken, market raflarında fiyatlar ateş pahası. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 30’lara dayanmış, milyonlarca insan iş bulma umudunu yitirmiş durumda. AKP’nin “ekonomik başarı” masalı, bu acı gerçekler karşısında bir alay konusu olmaktan öteye gidemiyor.
Demokratik Erozyon: Gözaltılar, Baskılar ve Çöken Adalet
Adalete güvenin yüzde 15’e gerilediği bir ülkede, hukuk devleti kavramından söz etmek mümkün mü? AKP iktidarı, muhalif sesleri susturmak için her türlü baskı yöntemini devreye soktu. Sadece iki ayda, sanatçılardan akademisyenlere, belediye başkanlarından öğrencilere kadar üç binden fazla kişi, haklı itirazları nedeniyle gözaltına alındı. Bu, bir demokrasi değil, otoriter bir rejimin portresi. İktidar, halkın yüzde 70’inin memnuniyetsizliğini görmezden gelerek, baskı ve sansürle ayakta kalmaya çalışıyor. Ancak bu yöntem, sadece toplumun öfkesini büyütüyor. Adaletin çöktüğü, ifade özgürlüğünün yok edildiği bir ülkede “yeniden yükseliş” iddiası, olsa olsa trajikomik bir propaganda.
Sağlık ve Sosyal Çöküş: Hastane Kuyrukları, İntiharlar, Boşanmalar
Sağlık sistemi, AKP’nin yönetiminde iflas noktasına geldi. Hastanelerde randevu alamayan, kuyruklarda perişan olan milyonlar, temel sağlık hizmetlerinden mahrum. Ekonomik kriz, sadece maddi değil, manevi yıkımlara da yol açıyor. Kredi kartı borçları rekor kırarken, haciz sayıları patlamış durumda. Ekonomik çaresizlik, boşanmaları ve intiharları artırıyor. Bu tablo, bir ülkenin değil, bir toplumun çöküşüdür. İktidarın “başarılı” olduğunu iddia ettiği bir ülkede, halkın bu denli bir sefalet içinde yaşaması, sadece yönetimsel bir başarısızlık değil, aynı zamanda ahlaki bir çöküştür.
Başarısızlık Tescillendi, Çözüm Halkta
AKP iktidarı, Türkiye’yi yolsuzluk, yoksulluk ve adaletsizlik sarmalına hapsetti. İktidarın “yeniden yükseliş” masalı, halkın yaşadığı bu cehennem tablosu karşısında inandırıcılığını yitirdi. Gerçekler ortada: Yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik ve baskı, Türkiye’nin dört bir yanını sarmış durumda. Ancak bu karanlık tablo, değişimin de habercisi. Halkın yüzde 70’inin memnuniyetsizliği, bir uyanışın işaretfişeği. Çözüm, ne yalanlarla süslenmiş propaganda kampanyalarında ne de baskıyla susturulmuş bir toplumda. Çözüm, halkın iradesinde, dayanışmasında ve adalet arayışında. AKP’nin 22 yıllık iktidarı, bir başarısızlık hikayesidir; ama Türkiye’nin geleceği, bu hikayenin karanlık sayfalarını yırtıp atacak olan halkın elindedir.
Yorumlar
Yorum Gönder