Kanal İstanbul’un Felaket Reçetesi ve İktidarın Sessizliği!
İktidarın Kanal İstanbul projesindeki ısrarı muhalefet ve bilim insanları tarafından tepkiyle karşılanırken, hararetli tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Bilim insanlarının, 8.0 büyüklüğünde deprem riski taşıyan bir bölgede, tsunami ve çevre felaketi ihtimallerine rağmen iktidarın projeyi ısrarla savunması, kulislerde “akıl tutulması” olarak nitelendiriliyor.
Üst düzey bir Çevre Bakanlığı yetkilisi, isminin saklı kalması koşuluyla, “Kanal’ın betonu bir kırılırsa, deniz suyunun yeraltı sularına karışması an meselesi. Bu, İstanbul’un içme suyu kaynaklarını zehirler, tarımı bitirir. Tsunami riski ise cabası,” diyerek projenin yaratabileceği felaketi özetledi.
Siyasi analistler, iktidarın projeyi “ekonomik kurtuluş” olarak pazarlamasına rağmen, maliyetlerin kontrolden çıktığını ve çevresel risklerin görmezden gelindiğini vurguluyor. Deprem Bilimci Haluk Eydoğan, "Bu kanal, İstanbul’u yaşanmaz hale getirebilir. Ama iktidar, rant ve prestij uğruna kulaklarını tıkamış durumda” diyerek tepkisini dile getirdi.
İddialara göre, proje çevresindeki arazi spekülasyonları, bazı yandaş iş insanlarının cebini doldururken, halkın güvenliği hiçe sayılıyor.
Kulislerde, iktidarın projeyi hızlandırmak için ÇED raporlarını “formalite” olarak gördüğü, bilimsel uyarıları ise “engelleyici” bulduğu konuşuluyor. Bir akademisyen, “Deprem bölgesinde böyle bir proje, kumar oynamaktan farksız. Tsunami, kanalın betonunu dağıtırsa, İstanbul’un kuzeyi sular altında kalır,” diyerek tehlikeye dikkat çekti.
Ancak, iktidar kanadından gelen “Kanal, Türkiye’yi küresel lojistik merkezi yapacak” söylemi, bu endişeleri bastırmaya çalışıyor.
Bilim insanları, projenin durdurulması için uluslararası baskının artırılması gerektiğini savunuyor. Bazı diplomatik kaynaklar, Avrupa Birliği’nin çevre standartları nedeniyle projeye finansman sağlanmasını zorlaştırabileceğini öne sürüyor.
Yine de, iktidarın “milli proje” retoriğiyle geri adım atmayacağı tahmin ediliyor. Kulislerdeki bir diğer söylenti, bazı AKP’li vekillerin bile özel sohbetlerde projenin risklerinden endişe duyduğu, ancak parti disiplini nedeniyle seslerini çıkaramadığı yönünde.
Kanal İstanbul, iktidarın bir ulaşım projesi olmaktan çoktan çıktığı, çevre, bilim ve halkın güvenliği karşısındaki tutumunun bir sınava dönüştüğü ifade edilirken, Ankara'da “Bu felaket reçetesine kim dur diyecek?” sorusu dillendiriliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder