Seçmende "Baskı Rejimi" Algısı Güçleniyor!
TSK komuta kademesine talimat veren Erdoğan "Gereği neyse komuta kadememizi toplayacağım manevi tazminat davasından tut her noktada davayı açacağız tüm komuta kademesinin hemen davayı açmalarını, Milli Savunma Bakanım dahil kendilerinden isteyeceğim" demişti. CHP lideri Özgür özele dava açıldı.
Bu durum ise seçmende "Baskı Rejimi" algısını güçlendirdi.
Ankara kulislerinde son dönemde en çok konuşulan konulardan biri, Erdoğan’ın yargıyı muhalefet üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanması.
CHP’ye açılan davalar, Ekrem İmamoğlu’na yönelik siyasi yasak riski, gazetecilere yönelik gözaltılar ve iş dünyasına yapılan operasyonlar, Erdoğan’ın iktidarını korumak için yargıyı sopa gibi kullanmaya devam ettiği görüşünün yayıldığı yönünde. Ancak bu stratejinin önümüzdeki seçimde nasıl bir sonuç doğuracağı, AKP’nin düşündüğü kadar olumlu olmayabileceği şeklinde yorumlar yapılıyor.
Muhalefeti Susturmak Seçmeni Öfkelendirir mi?
Geçmişte Erdoğan, özellikle 2016 sonrası OHAL sürecinde, muhalefete karşı benzer sert hamleler yaparak tabanını konsolide ettiği bir ortamın olmadığına dikkat çekiliyor. Ekonomik krizin her geçen gün derinleştiği bu günlerde, geniş kesimlerde ciddi bir tepki oluştuğuna işaret ediliyor. AKP seçmeni bile, market fiyatlarından faturalarına kadar her konuda şikayetçi. Böyle bir dönemde muhalefetin sindirilmeye çalışılması, halk nezdinde “İktidar, kaybetme korkusuyla her yolu deniyor” algısını güçlendirdiği ifade ediliyor.
Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde, İmamoğlu ve Yavaş’a yönelik olası siyasi yasak kararları veya kayyum atamaları, Erdoğan için ters tepebilir. Halk, seçilmiş belediye başkanlarının yargı darbesiyle devrilmesini demokratik bir hak gaspı olarak görebilir ve sandıkta tepki gösterebilir.
İş Dünyasına Baskı: Ekonomik Sonuçları Olur mu?
Son dönemde bazı büyük iş insanlarına yönelik vergi incelemeleri ve hukuki süreçler, Erdoğan’ın sadece siyasi rakiplerini değil, ekonomik aktörleri de hizaya getirmek istediğini gösteriyor. Ancak bu durum, sermaye sahiplerinin güvenini sarsarak yatırımları durdurmalarına neden olabilir. Ekonomi zaten kırılgan bir yapıda ilerlerken, iş dünyasının tedirgin olmasının krizi daha da derinleştirebileceği söyleniyor.
Seçmende "Baskı Rejimi" Algısı Güçleniyor
Tüm bu adımlar, Erdoğan ve AKP’nin gücünü pekiştirmek için yaptığı hamleler olarak görülse de, halkın önemli bir kesiminde “Baskıcı rejim” algısını güçlendirdiğini, 2019 yerel seçimlerinde İstanbul’da yaşanan tekrar seçim sürecinde olduğu gibi, Erdoğan’ın hamleleri seçmenin daha güçlü bir şekilde muhalefete yöneleceği ifade ediliyor.
Kulislerde konuşulan en büyük endişe, Erdoğan’ın seçim sürecinde daha da sertleşeceği yönünde. Ancak bu stratejinin, özellikle ekonomik krizin gölgesinde, geniş halk kesimlerinde ters tepeceği dillendiriliyor ve muhalefet, yargı ve baskılara karşı birlik içinde hareket ederse, Erdoğan’ın kurduğu sistemin sandıkta büyük bir hezimete uğrayacağı konuşuluyor.
Yorumlar
Yorum Gönder