AKP Döneminde Müteahhit Grubuna Verilen İhale Dudak Uçuklattı!
Türkiye’nin ekonomik ve siyasal atmosferi, uzun yıllardır kamu ihaleleri ve bu ihalelerin kimlere verildiği konusunda tartışmalara sahne oluyor. Bu tartışmaların merkezinde ise sıkça anılan ve halk arasında “Beşli Çete” olarak bilinen müteahhit grubu yer alıyor.
Eski İyi Parti Milletvekili Ahad Andican’ın son açıklamaları ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) raporları, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Andican'ın, AKP’nin 2002’de iktidara gelmesinin ardından bu beş büyük şirketin, toplamda 223 milyar dolar değerinde kamu ihalesi aldığına dair iddiası siyaset kulislerine yansıdı.
EBRD Raporlarının Ortaya Koyduğu Gerçekler
Andican’ın açıklamalarının ardından EBRD raporlarına göz atan pek çok kişi sosyal medyadan tepki paylaşımları yaptı.
Muhalefet kulislerinde ise, "Bizler de şaşırtıcı bir gerçekle karşılaştık. Raporlar, Türkiye’deki büyük altyapı projelerinde hükümetin belirli şirketlere ciddi bir finansal kaynak sağladığını gösteriyor. AKP döneminde müteahhit grubuna verilen ihale dudak uçuklattı!" sözleriyle eleştiri konusu oldu.
Özellikle uluslararası şeffaflık kriterlerinden uzak gerçekleştirilen bazı ihale süreçlerinin, eleştirilerin ana konusu olduğu hatırlatılarak, rekabet koşullarının yeterince sağlanmadığı ifade edildi.
Şaibeli İhale Süreçleri ve Halkın Omzundaki Yük
Türkiye’de son yıllarda yapılan dev projelerin maliyetleri ve bu projelerin finansmanı konusunda şeffaflık eksikliği, eleştirilerin odağında yer alıyor. Örneğin, yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen otoyol ve köprü projelerinde, araç geçiş garantisi verilmesi sonucu, garantili sayıya ulaşılmadığında fark devlet bütçesinden karşılanıyor. Bu, kamu kaynaklarının doğrudan özel sektörün cebine aktarılması anlamına geliyor. Böyle bir ekonomik yapının sürdürülebilir olmadığı ve halkın sırtına büyük bir mali yük bindirdiği ise uzmanlar tarafından sıkça vurgulanıyor.
Muhalefetin Talepleri ve Şeffaflık Çağrısı
Muhalefet partileri ve bağımsız ekonomik gözlemciler, kamu ihalelerinin dağıtımında daha şeffaf ve adil bir sistemin benimsenmesini talep ediyor. Şeffaflık ve hesap verebilirlik, demokratik ülkelerde kamu kaynaklarının yönetiminde temel prensipler olarak kabul ediliyor. Ancak Türkiye’de, özellikle son 20 yılda bu ilkelerin ihlal edildiği pek çok örnek dile getiriliyor.
Hesap Verebilirlik Zorunluluğu
223 milyar dolarlık kamu ihalesi, sıradan bir rakam olmadığının altını çizen siyasiler, bu büyüklükteki bir meblağın, eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi kamu yararına kullanılabilecek devasa bir kaynağa işaret ediyor. Muhalif siyasetçiler ve toplumun geniş kesimleri, bu kaynakların nasıl ve kimler tarafından kullanıldığının hesaplanmasını bekliyor. Türkiye’nin ekonomik krizle mücadele ettiği bir dönemde, kamu kaynaklarının etkin ve adil kullanımı, halkın refahını doğrudan etkileyen bir unsur olduğu belirtiliyor.
Hesap verebilirlik ve şeffaflık çağrıların, yalnızca siyasi bir söylem değil, demokratik bir zorunluluk olduğunu kaydeden siyasiler, ihalelerin ve projelerin halkın yararına mı, yoksa bir avuç sermaye grubunun çıkarına mı hizmet ettiğini sorgulamak, demokratik bir toplumun en temel hakkı olduğu ifade ediliyor.
Beşli Çete Kimdir?
"Beşli Çete" tabiri, genellikle iktidara yakın oldukları iddia edilen ve büyük kamu projelerini üstlenen beş büyük inşaat ve enerji firmasını tanımlamak için kullanılıyor. Bu firmalar arasında Cengiz Holding, Limak Holding, Kolin İnşaat, Kalyon Grup ve MNG Holding yer alıyor. Bu şirketlerin çoğu, son yıllarda Türkiye’nin en büyük altyapı projeleri ve yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirilen projelerde yer alıyor. Birçok ihalenin bu gruplara gitmesi ise toplumda tepkilere neden oluyor.
Yorumlar
Yorum Gönder