Doktor Kurtulmuşoğlu'ndan Direnen Maden İşçilerine Anlamlı Destek
Madenin varlık satışı yoluyla özelleştirme kararının ardından Kömür İşletmeleri A.Ş. (KİAŞ) işçileri ekonomik ve özlük haklarının gasp edilme riskine karşı başlattıkları direnişine toplumun birçok kesiminden destek yağıyor.
İşçilere destek veren isimlerden biri de Bilim insanı ve Siyasetçi kimliğiyle tanınan Doktor Muzaffer Kurtulmuşoğlu oldu.Soğuk hava koşullarında direnişlerini sürdüren işçilere hem moral hem de sağlık desteği vermek için madencilerle bir araya gelen Kurtulmuşoğlu, "işçilerimizin haklı mücadelelerinde her zaman yanlarında olacağım. Hakkı ödenemez bu emekçilerimizin bu zor hava koşullarında sürdürdükleri mücadelelerini saygıyla selamlıyorum" dedi.
Bu işçiler 1 Milyon hanenin elektriğini üretiyorlarKulislerden.blogspot.com'a konuşan Kurtulmuşoğlu işçilerin bir milyon haneye elektrik ürettiğini belirterek şunları söyledi:
"İktidar yandaş şirketlere kazandırmak için halkı, işçileri ve kamu yararını yok sayarak aldığı varlık satışı ve özelleştirme kararından acilen dönmelidir. Bu bir hak mücadelesidir, işçinin ekmeğini, emeğini ve alın terini yandaş şirketlere peşkeş çekiyor. Soğuk kış gününde mücadele eden bu işçiler, bir milyon hane halkının elektrik ihtiyacını karşılayan Çayırhan santralinin kâr hırsına bırakılamacağını hatırlatıyorlar. Ankara'nın karanlıkta kalmaması için kendilerini yerin altına, karanlık madenlere kilitlemekten çekinmiyorlar. Santraller, işçinin emeğidir. Ülkenin bağımsızlığının güvencesidir asla satılamaz" dedi.
Ülkenin menfaati için, işçilerin ve bölge halkı için bu haklı mücadelelerinde yanlarında olmaya devam edeceğini belirten Kurtulmuşoğlu şöyle konuştu:Üretenden değil patrondan yana olan bu iktidar, ülkenin kâr eden bütün kurum ve kuruluşlarını pazar mezat satarak kendisine yandaş şirketler oluşturdu. Bu kabul edilemez.
Madenler halkın ortak malıdır
Bizler madencilerin mücadelelerini sahiplenmeliyiz. Madenler halkın ortak malıdır, satılamaz. Santraller, işçinin emeğidir. Ülkenin bağımsızlığının güvencesidir, satılamaz. Özelleştirme yıkım demektir. Bugün hayat pahalılığından, yoksulluktan yakınıyorsak en önemli sebebi yakın tarihimizde gerçekleşen özelleştirmelerdir. Emekçilerin alınteri ile kurulmuş yüzlerce işletme, sermaye sahiplerine peşkeş çekildiği için bugün iktisadi bir bağımsızlıktan söz edemiyoruz.
Sağlık hakkı özel sektöre teslim edildi
Sağlık hakkımız özel sektöre teslim edildiği için yenidoğan bebeklerimiz işkence ile katledilebiliyor. Türkiye'nin düzlüğe çıkması için gereken şey özelleştirmenin tam tersidir. Kamulaştırma, devletleştirme, millileştirme; adına ne diyorsanız deyin, üretimin devlet tarafından yapılması tek çözümdür. Madenlerin, santrallerin, tarım arazilerinin, fabrikaların ve tüm büyük işletmelerin emekçi halkın ortak malı haline getirilmesi tek çıkar yoldur. İşçilerin bu haklı mücadelesine destek vermeye devam edeceğim ve buradan toplumun bütün kesimlerini destek vermeye davet ediyorum."
Yorumlar
Yorum Gönder