Tehlike altındaki gıda güvencesi iktidarın umurunda değil!
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, 2023 yılında tarımda küçülme,
ithalat ve gıda enflasyonunu değerlendirdi.
Tarımın küçüldüğünü, üretim yerine
ithalatın arttığını vurgulayan CHP'li Sarıbal, gıda güvenliği uyarısında
bulundu. İktidarı sert bir dille eleştiren Sarıbal'ın açıklaması şöyle: "AKP
iktidarında Gayrisafi Yurt İçi Hasılada (GSYH) yıllık ortalama reel büyüme hızı
yüzde 5,4 olurken tarımda yüzde 2,5’te kaldı. Son 20 yılda tarımdaki reel büyüme
yüzde 60 iken, inşaatta yüzde 145, sanayide yüzde 169 oldu. 2023 yılında ise
GSYH yüzde 4,5 büyürken tarımsal hasıla yüzde 0,2 oranında küçüldü. Nüfus
artarken tarım küçültüldü 2023 yılında hayvan varlığının yüzde 6 oranında (4,3
milyon baş) gerilemesi, hububattaki yüzde 9 artışa karşılık, kuru bakliyat
üretiminin sabit kalması, yağlı tohumlar (yüzde 12) ve pamuk üretiminin (yüzde
24) düşmesinin yanı sıra gübre ve karma yem tüketimi eğilimlerindeki yavaşlama
tarımdaki büyümeyi olumsuz yönde etkileyen başlıca faktörler oldu. Nüfusun
artmasına rağmen tarımın küçülmesi, tarımsal arzın (üretimin) eksik kalması
anlamına gelmektedir ve yüzde 70'leri aşan gıda enflasyonunun altında yatan esas
neden de budur. Tarımı ihmal et, çiftçiyi tarımdan uzaklaştır, sonra da gıda
fiyatları niye bu kadar artıyor diye başkalarını suçla. Saray iktidarının böyle
bir hakkı olamaz.
AKP politikaları üretimi pahalı hale getirdi
AKP tarımda uyguladığı politikalarla, üretmeyi ithal etmekten daha pahalı hale
getirmiştir. Bu nedenle stratejik ürünlerde üretim ya düşmekte veya sabit
kalmaktadır. Nüfus artmakta, ancak buna paralel olarak üretim artmamaktadır.
Türkiye tarımda dışa bağımlı hale getirilmiştir. İthalata bağımlılık sadece gıda
maddeleriyle sınırlı değildir; tohum, kimyasal gübreler, tarım ilaçları ve
mazotta da büyük ölçüde dışa bağımlılık söz konusudur. Enflasyonla emekten
sermayeye kaynak aktarılıyor Enflasyon, emekten alıp sermayeye kaynak aktarmaya
hizmet etmekte, yüksek enflasyondan en büyük kaybı emekçiler yaşamaktadır. Tarım
ürünlerinde arz (üretim) artırılmadıkça yoksul halkın, emekçilerin en yakıcı
sorunu olan yüksek enflasyonun çözülmesi mümkün değildir. Gıda enflasyonuyla
mücadele için çiftçilere hak ettikleri desteğin verilmesi ve artışları
durdurulamayan girdi maliyetlerinin bir kısmının devlet tarafından karşılanması
zorunludur. Gıda enflasyonu can yakmaya devam ediyor TÜİK, 2024 Şubat ayına ait
Tüketici fiyat endeksini (TÜFE) açıkladı. TÜFE'deki değişim bir önceki yılın
aynı ayına göre yüzde 67,1 olarak gerçekleşti. Bu, Türkiye’de son 22 yılın en
yüksek yıllık enflasyon oranıdır. Gıda enflasyonundaki artış ise yüzde 71,1
oldu. Gıda enflasyonu Ağustos 2020 tarihinden bu yana 42 aydır kesintisiz bir
şekilde yükselmektedir. Ancak yüzde 71’i aşan bu rakam yoksulların hissettiği
gerçek enflasyonu yansıtmamaktadır. DİSK’in yaptığı hesaplamaya göre; en yoksul
yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 111,7 olarak gerçekleşmiştir.
Aynı hesaplamaya göre 2005’ten bu yana ortalama fiyatlar 18 kat, gıda fiyatları
ise 27 kat artmıştır. Açıklananla, algılanan enflasyon arasında uçurumlar var
Açıklanan (resmi) enflasyon ile hissedilen (algılanan) enflasyon arasında uçurum
bulunmaktadır. 2023 yılında hissedilen enflasyon, açıklanan enflasyonun yaklaşık
iki katı olmuştur. DİSK’in hesaplamasına göre, ortalama hissedilen enflasyon
2023’teki ortalama açıklanan enflasyonun 53 puan üzerindedir. Bu nedenle TÜİK,
halkın hissettiği/algıladığı enflasyon oranını mutlaka açıklamalıdır.
Üretimdeki
açıklar ithalatla kapatılıyor
AKP’nin 2023 seçimlerindeki “Hububat, baklagiller
ve yağlı tohumlar öncelikli olacak şekilde yurt içi yeterlilik oranının yüzde
100’ün üzerinde tutulacağı”na dair vaadi bir söylemden ibarettir. TÜİK’in
yayımladığı son verilere göre; yurt içi üretimin talebi karşılama (yeterlilik)
derecesi ekmeklik buğdayda yüzde 79,9, mısırda yüzde 76,6, pirinçte 75,4, arpada
yüzde 66,8, ayçiçeğinde yüzde 59,6, kırmızı mercimekte yüzde 57, yeşil
mercimekte yüzde 50,9, soyada ise sadece yüzde 6 seviyesindedir. Üretimdeki
açıklar ithalatla kapatılmaya çalışılmaktadır. Tarımda ithalat 30 milyar doları
aştı TÜİK tarafından açıklanan 2023 yılına ilişkin dış ticaret istatistikleri
büyüme oranının düşmesinin önceki yıla göre ithalatta 2 milyar dolarlık azalmaya
yol açtığını göstermektedir. Buna rağmen genel dış ticaret açığı 106 milyar
dolar olurken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 71'de kalmıştır. Dünya
Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) yöntemine göre yapılan hesaplamada tarımsal ithalat
23,5 milyar doları gıda maddeleri, 6,7 milyar doları tarımsal hammaddeler olmak
üzere toplam 30,2 milyar dolar olmuştur. Hububat ve yağlı tohum ithalasına 10
milyar dolar 2023 yıl en fazla ihraç edilen ürünler un, fındık içi ve rafine
ayçiçeği yağı oldu. Buna karşılık en fazla ithal edilen ürünler ise buğday, soya
fasulyesi, pamuk ve ham ayçiçeği olarak sıralandı. Sadece hububat (buğday, arpa,
mısır, pirinç) ve yağlı tohumlar türevleri için ödenen bedel 10 milyar dolara
ulaştı.
Buğdayda Cumhuriyet tayinin en yüksek ithalatı İthalatta en fazla bedel
ödenen ürün olan buğdaya 11,7 milyon ton için 3,5 milyar $ ödendi. Buğday
ithalatının yüzde 76’sı Rusya, yüzde 22’si Ukrayna’dan yapıldı. 2023 yılında
buğdayda 100 yıllık Cumhuriyet döneminin en yüksek ithalat rakamlarına ulaşıldı.
Geçen yıl ithalat 8,8 milyon ton olarak gerçekleşmişti. AKP’nin 21 yıllık
iktidarında toplam buğday ithalatı 100 milyon tona, ödenen bedel ise 28 milyar
dolara ulaşmıştır. Buğdayı 3 milyon tonluk ithalat karşılığı 1,7 milyar dolar
ile soya fasulyesi izledi. Soya fasulyesinin yüzde 57’si Brezilya’dan, yüzde
35’i ise Ukrayna’dan ithal edilmiştir. En fazla bedel ödenen üçüncü ürün ise 732
bin ton ithalat karşılığı 1,6 milyar dolar ile pamuk olurken, en fazla pamuk
ithalatı ABD (yüzde 41), Brezilya (yüzde 19) ve Yunanistan’dan (yüzde 12)
yapıldı. Gıda güvencesi tehlikede 2023 yılında uluslararası piyasalarda tarım
ürünleri fiyatlarının gerilemesi; Türkiye’de döviz kurunun düşük tutulması ve
ithalatta gümrük vergilerinin düşürülmesi veya sıfırlanması ihtiyacın üzerinde
ithalat yapılmasına yol açmıştır. Öte yandan alım fiyatlarının düşük açıklanması
nedeniyle ürünlerini değerinde satamayan çiftçiler (özellikle küçük üreticiler)
giderek yoksullaşmakta ve tarımı terk etmektedirler. Bunun gıda güvencesi
açısından büyük bir tehlike olduğu saray iktidarının umurunda mı dersiniz? 2023
YILI BİTKİSEL ÜRÜNLER İTHALATI (Özel Ticaret Sistemine Göre) ÜRÜN GRUPLARI VE
ÜRÜNLER

Yorumlar
Yorum Gönder