Medeni Yasayla kadınlara kurulan tuzağın farkındayız
29 Ekim Kadınları Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Bahar San, Medeni Yasa değişikliğiyle kadınlara kurulmak istenen tuzağın farkında olduklarını söyledi.
8 Mart Kadınlar Gününü ile ilgili yaptığı açıklamada tarihsel süreci anımsatan Bahar San, "8 Mart 1857 ‘de New York’ta 40.000 dokuma İşcisi kadının, insanca yaşama koşulları için başlattıkları grev, çıkarılan şaibeli bir yangında 129 kadının ölümü ile son buldu. Emeklerinin hakkı için yaşamlarını feda eden bu kadınlar, bütün dünyada, kadının insan hakları mücadelesinin ışığı oldular" dedi.
Bugün dünyanın her yerinde kadınların mücadele kararlılıklarını ifade etmek için alanları doldurduklarını kaydeden San'ın basın açıklaması şöyle:
"Her ülkede, bitmek bilmeyen kadın eşitsizliği sorunları yeniden gündeme taşınıyor ve iktidarlardan çözümler isteniyor.
Ülkemiz yönünden de durum farklı değil. Kadınların kendi mücadeleleri ile yasalara taşıdığı haklar, yaşamın içinde karşılık bulmuyor. Kazanılmış hakları tek tek kadınların elinden alınıyor. Kadınlar, eşit, demokratik ve laik bir yaşam için verdikleri yoğun emeğe karşın hala ikincil olmaktan ve haksızlığa uğramaktan kurtulamıyor.
Şiddetin her türlüsünün muhatabı kadınlar oluyor
Evde, sokakta, işte ve siyasette şiddetin her türlüsünün muhatabı oluyor. Bugünlerde basın, bir günde 7 kadın cinayetinin haberlerini veriyor. Kadınlar, erkek şiddeti ile yaşamdan koparılırken, merkezi yönetim, görevi olan eşitsizliği ve şiddeti doğuran nedenleri ortadan kaldırmak yerine İstanbul Sözleşmesini fes ediyor. Haksızlığa ya da saldırıya uğrayan kadınlar ve kız çocukları adaletten de beklediklerini bulamıyor.
Ekonomi yönetiminin hataları yüzünden krizler derinleşiyor, işsizlik artıyor.kadınların erkeklere oranla daha az ücret aldığı bilinen bir gerçekken, İşsizlikle birlikte kadının gelir dağılımından aldığı pay, her geçen gün daha da küçülüyor. İş yaşamındaki kadınlar,” yönetim erkek işidir” mantığına kurban ediliyor.
Kız çocukları, 4+4+4 uygulamaları ile eğitimden koparılıyor, Çocuk işçi ya da erken evliliğe terk ediliyor. ÇEDES gibi sözde “değerlerin korunması ve öğretilmesi” adı altında çocuklar, hurafeye ve bilim dışılığa yönlendiriliyor. Çocuklar ve kadınlar, bedenlerinin korunması hakkından yoksun bırakılıyor.
Laiklik, kadı ve insan hakları için bir güvencedir
Bilimsel eğitimden her geçen gün uzaklaşan zihniyet. Tarikat ve cemaatlere teslim edilen eğitim sistemi ile düşünmeyen, sorgulayamayan, hakkını savunamayan, bilimden uzak nesiller yetiştirmeyi hedefliyor. Bu yönetim biçimi, en çok kız çocuklarının eğitim hakkını ellerinden alınıyor ve kadınları eve kapatma, hasta, yaşlı, çocuk bakımında olduğu gibi sosyal güvencesiz bırakıp, şiddete boyun eğdirme çalışıyor.
17 Şubat 1926 da kabul edilen 2002 ‘de kadın mücadelesi ile daha ileriye taşınmış olan Medeni Yasa, yeniden erkek istemlerine uygun düzenlenmek isteniyor. Ortalama 300 TL olan yoksulluk nafakası üzerinden kadın,”aile“olmaktan çıkmış bir kuruma, mahkum edilmek isteniyor. “Boşanma davaları hızlanacak” bahanesi ile erkekler tek bir dilekçe ile adeta “ boş ol “ kolaylığı yeniden getirilmek isteniyor. Kadınlar ise maddi hiçbir güvencesi olmadan sokağa terk ediliyor.
Bize kurulmak istenen tuzağın farkındayız
Kadınların eşit haklara sahip olması, iktidar sorunudur. Bu nedenle yerel ve genel siyasette kadın temsilcinin artırılması için verilen mücadelenin daha da yükseltilmesi gerektiğinin bilincindeyiz. Kadınlar olarak bize kurulmak istenen tuzakların farkındayız. Bu nedenle sadece 8 Mart’larda değil, her gün kararlılıkla ve hep birlikte itirazlarını söylemeye devam ediyorlar. Onlar gücünü, geçmiş yıllarda kadının insan hakları için mücadele eden kadınlardan alıyorlar. Bu güç, umutsuzluğu yok ediyor. Geleceğin aydınlığı ile 8 Mart’ı kutluyor ve ondan öğrenmeye devam edeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz . Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz Kutlu olsun.
Yorumlar
Yorum Gönder