Koçyiğit: Dünün darbe mekaniğine maruz kalanlar bugün darbenin bizzat failidir
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Can Atalay'ın AKP ve MHP oylarıyla milletvekilliğinin düşürülmesini sert bir dille eleştirdi.
Koçyiğit, dünün darbe mağduru iktidarın bugün darbenin bizzat faili olduğunu ve meclisin yeni bir utanca tanıklık ettiğini ifade ederek, Can Atalay’ın vekilliğinin hukuksuz bir yöntemle düşürüldüğünü söyledi.
28 şubat ile gelen AKP darbe yapan bir iktidardır
Meclis’te vekilliğin düşme gerekçesini “Anayasanın gereği” olarak yazılmasını hayretler içinde izlediklerini söyleyen Koçyiğit, "Anayasal suç işleyenler, yargı darbesini yapanlar bir de utanmadan sıkılmadan Meclis’te vekilliğin düşürülmesi gerekçesini böyle yazmışlar. Söyleyecek söz bulamıyoruz. AKP iktidarı her fırsatta 28 Şubat’ı ve 15 Temmuz’u lanetliyor, darbelerden ne kadar çektiğini ifade ediyor ki zaten 28 Şubat’ın üzerine gelen bir iktidar olduğunu hepimiz biliyoruz. AKP geldiği günden bugüne bu topluma, Türkiye halklarına aslında darbe yapan bir iktidar pratiğinin içerisindedir. Sürekli darbe mekaniğini canlı tutarak, bu darbeleri hayata geçirerek bunu yapıyor. Geçmişin darbe mağduru olan iktidarın, bugün darbenin bizzat faili olduğunu, bizzat kendisinin darbe yaptığını ifade ediyoruz" sözleriyle tepki gösterdi.
Geçmişte darbeler postallarla oluyordu, bugün cübbelerle oluyor
Geçmişte postallarla olan darbelerin bugün cübbelerle olduğunu vurgulayan Koçyiğit, "Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesinin kararı bir cübbeli darbeydi. Bu darbeyi ilerletenleler, sonuçlandıranlar Meclis’teki AKP kravatlılarıydı. Yani postallardan cübbeye, cübbelerden kravatlılara kadar bu ülke sürekli bir darbe mekaniği içerisinde. Darbe hukukunu elden ele geçiren bir sistem olduğunu ifade etmek gerekiyor. Can Atalay’ın vekilliğinin Meclis’te düşürülmesi meselesini sanki yeni bir olaymış gibi bazı kesimler ele alıyor. Ancak bunun bir tarihsel sürecin sonucu olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. 2014’te Çöktürme Planı ile başlayanlar, 2015’te 7 Haziran seçimlerini reddedenler, 20 Mayıs 2016’da Meclis’te milletvekillerimizin dokunulmazlığını Anayasaya aykırı olduğu halde kaldıranlar, 4 Kasım 2016’da eş zamanlı olarak milletvekillerimizi ve Eş Genel Başkanlarımızı gözaltına alıp tutuklayanlar, belediyelerimize kayyım atayanlar bu sürecin taşlarını döşemişlerdir.
Ama burada sadece iktidara, sadece AKP ve MHP’ye söz söylemek yetmez. Kürtlere karşı bütün bu gayri nizami harp ve istismar hukuku, bütün bu hukuki olmayan süreç işletildiğinde sessiz kalanlar, bugünkü Can Atalay kararının da müsebbibidir" ifadelerini kullandı.Kürtlere hukuksuzluk yapılabilir diyenler tüm sürecin müsebbibidi
Şark Islahat Planından umumi müfettişliklere, olağanüstü hal rejiminden kayyım rejimine geçildiğinde “Kürtlere yapılabilir” diyenlerin, ülke içinde ve dışında savaş politikalarına geçit verenlerin, tezkerelere el kaldıranların bütün bu sürecin müsebbibi olduğunu söyleyen Koçyiğit, "Çünkü ülkede barış olmadığı zaman hukuk da olmaz. Ülkede Kürt sorunu çözülmediği zaman, demokrasi gelişmez; demokrasi olmadığında da işte böyle iktidarlar keyfe keder anayasayı da askıya alırlar, hukuksuzluk da yaparlar, yargı darbesi de yaparlar. Bütün bunların müsebbibi aslında Kürt sorununun görmezden gelinmesidir. Bugünkü temel sorun, Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasıdır. Bu ülkede yaşanan her sorunun bununla ilgili olduğunu ifade ettik. Meclis ilk defa milletvekilliği düşürmüyor. Milletvekillerimiz Leyla Güven, Musa Farisoğulları, Semra Güzel, Ömer Faruk Gergerlioğlu ve CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun vekillikleri düşürüldü. Ömer Faruk Gergerlioğlu AYM kararı ile Meclis’e geri dönebildi. Diğer milletvekillerimizden ikisi halen cezaevinde. Bütün bu süreçler olurken ne yazık ki bu parlamentoda bulunan muhalefet partileri el kaldırdı. Muhalefet partileri de sessiz kaldı. Muhalefet partileri de Kürtlere uygulanan olağanüstü hal rejimine ve hukuksuzluklara çanak tuttu, rıza gösterdi. O nedenle bugünkü Can Atalay’a yönelik hukuksuzluğun, bugünkü yargı darbesinin izlerini orada aramamız gerekiyor. Sorunu doğru tespit etmezsek çözümü de doğru yapamayız. Önce teşhisi doğru koyacağız ki tedavisini doğru yapalım. Bir yerde bir hukuksuzluk varsa, o genel hukuksuzluğun kaynağını oluşturur."
Yorumlar
Yorum Gönder