Memurun Promosyon İsyanı: Aynı Maaş, Aynı Devlet, Farklı Promosyon Utancı Devam Ediyor!

Polisinden öğretmenine, hemşiresinden itfaiyecisine kadar milyonlarca kamu çalışanı yıllardır aynı soruyu soruyor: “Bizim promosyonumuz neden bu kadar düşük?”
Cevap ortada: Hükümet seyrediyor, bankalar kazanıyor.

Türkiye’de kamu çalışanlarının maaş promosyonları tam anlamıyla “kura şansına” dönüşmüş durumda. Merkezi bir düzenleme olmadığı için, aynı bakanlıkta, aynı şehirde hatta aynı kurumda çalışan memurlar bile birbirinden tamamen kopuk rakamlarla karşılaşıyor. Bankalar, yüksek enflasyon ortamında kendini sözleşme maddeleriyle garanti altına alırken, memur kırpılmış teklifler, iptal edilen ihaleler ve geciken ödemelerle baş başa kalıyor.

Bugünün manzarası: Büyük bakanlıklarda 75–90 bin TL bandına sıkışan teklifler, sahada büyüyen öfke ve 150–300 bin TL isteyen sendikalar.

Adalet Bakanlığı (18 Ağustos 2025): Yüz binlerce personeli kapsayan dev ihalede en yüksek teklif yalnızca 90 bin TL. Görüşmeler sürerken çalışanlar tepkili.
Emniyet Teşkilatı: Bankalar 75–90 bin TL aralığında teklif veriyor. Polisler 150–300 bin TL talep ediyor, sendikalar şartname değişikliği ve 3 yılı aşmayan sözleşme istiyor. Emekçi kamu çalışanlarında öfke büyüyor.

Milli Eğitim’de uçurum:

Kütahya: Halkbank 86.600 TL’lik anlaşmayla “Türkiye rekoru” kırdı.

Ağrı: 79.250 TL’lik sözleşme memnuniyetsizlik nedeniyle iptal edildi.
Aynı bakanlık, aynı dönem… iki farklı şehirde iki zıt sonuç!

Beyoğlu İlçe MEM: 2024’te yayımlanan şartname başlangıç rakamını 50.000 TL olarak belirledi. Tabanın bu kadar aşağıdan açılması, pazarlığı en baştan zayıflattı.

Sağlıkçılar beklemede: 3 yıllık protokoller biterken yeni anlaşmalar 2026 başında yürürlüğe girecek. Yani sağlık çalışanı, düşük promosyonun telafisini aylarca beklemek zorunda.
Neden Çözülemiyor?

1. Merkezi irade yok: İktidar hâlâ promosyonu tek çatı altında, bağlayıcı ve şeffaf bir çerçeveye oturtmadı. İhaleler il il, kurum kurum yapılıyor; çalışanların kaderi ihale tarihine ve şansa bağlı.

2. Enflasyona karşı korumasız sözleşmeler: 2022–2024’te imzalanan uzun vadeli protokoller enflasyonun çok gerisinde kaldı. Bankalar kazandı, memur kaybetti.

3. Şeffaflık krizi: Teklifler, şartnameler kamuoyundan gizleniyor. İhaleler canlı yayınlanmıyor, çalışan rakip teklifleri göremiyor. “Kapalı kapılar ardında pazarlık” algısı derinleşiyor.

İktidara Sert Sorular

Neden tek ve bağlayıcı bir çerçeve yönetmeliği yok?

Neden sözleşmelere enflasyona endeksli revizyon maddesi zorunlu değil?

Neden ihaleler canlı yayınlanmıyor, şartnameler kamuya açık değil?

Neden yüz binlerce maaşın sağladığı dev mevduat gücü çalışan lehine kullanılmıyor?

Bu durumdan rant elde eden var mı varsa kimler?

Çözüm İçin Somut Adımlar

Bu konuda uzmanların çözüm adımları ise şöyle:

1. Ulusal Çerçeve: Hazine ve Çalışma Bakanlığı koordinasyonunda alt–üst sınır belirlenmeli, sözleşmelere yıllık TÜFE endeksli otomatik revizyon şartı eklenmeli.

2. Tam Şeffaflık: Tüm ihaleler canlı yayınlanmalı, teklifler ve şartnameler anlık paylaşılmalı.

3. Toplu Pazarlık: İl ve ilçe bazında değil, bakanlık bazında büyük çaplı ihaleler yapılmalı.

4. Hizmet Şartları: Sadece nakit değil, EFT/havale ücretsizliği, aidatsız kart, düşük faizli kredi gibi ek faydalar zorunlu kılınmalı.

Bugünkü dağınık sistem milyonlarca kamu çalışanının emeğini ucuzlatıyor. Promosyon, bankaların cömertliğiyle değil, siyasi iradenin kurduğu adil oyun alanıyla yükselir. Hükümet nesnel kriterli, şeffaf ve enflasyona duyarlı bir çerçeve ortaya koymadıkça “rekor promosyon” manşetleri sahadaki öfkeyi bastıramayacak. Çalışanlar iktidardan bu haksızlığı bir an önce gidermesini talep ederken aynı maaş, aynı devlet, farklı promosyon utancı ise devam ediyor!







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meclis Personeline Layık Görülen Kıyafetler Bit Pazarında Bile Yok!

Parlamento Güvenliğinde Yeni Dönem Tartışmaları da Beraberinde Getirdi

TBMM Yönetiminden Yandaş Sendikaya Üst Düzey Kadro Kıyağı