Orman Yangınlarına Müdahale Neden Yetersiz?

Türkiye'nin ormanları alevler içinde. Yetersiz müdahale, ihmal edilen uçaklar ve "rant" iddiaları... İstatistikler acı gerçeği gösterirken, yangınların ardındaki yönetim zafiyetleri hâlâ tartışılıyor.

Türkiye, her yaz mevsiminde orman yangınlarıyla boğuşan bir ülke. Ancak son yıllarda bu yangınların sıklığı ve büyüklüğü endişe verici boyutlara ulaştı. Özellikle 2021 yılı, cumhuriyet tarihinin en yıkıcı orman yangınlarına sahne oldu. Antalya, Muğla, İzmir başta olmak üzere 53 ilde çıkan yangınlar, sadece doğal güzelliklerimizi değil, aynı zamanda toplumun güven duygusunu da derinden sarstı. Bu felaketlerin ardından, AKP iktidarının yangınlara müdahale konusundaki yetersizliği ve yanan alanların "rant" için kullanılabileceği iddiaları, kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın yangın söndürme kapasitesindeki eksiklikler ve Türk Hava Kurumu (THK) ile yaşanan sorunlar, eleştirilerin odağında yer alıyor.
Yangın İstatistikleri ve Acı Tablo
2021 yılı, orman yangınları açısından kara bir yıl olarak tarihe geçti. Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre:

2021 yılında Türkiye genelinde toplam 299 orman yangını meydana geldi.
Bu yangınlarda 150 bin hektardan fazla orman alanı kül oldu. (Bu rakam, önceki 10 yılın ortalamasının çok üzerindeydi.)
Yangınlarda 8 vatandaşımız hayatını kaybetti ve binlerce kişi evlerinden tahliye edildi.
Müdahale için 15 yangın söndürme uçağı, 62 helikopter ve 5250 personel görevlendirilse de, yangınların hızı ve büyüklüğü karşısında bu kapasitenin yetersiz kaldığı görüldü.
Geçmiş yıllara bakıldığında da yangınların ciddi boyutlarda seyrettiği dikkat çekiyor:

2020 yılında 3 bin 399 orman yangını çıktı ve yaklaşık 20 bin 939 hektar orman alanı yandı.
2019 yılında ise 2 bin 688 yangında 11 bin 300 hektar orman alanı zarar gördü.
Bu istatistikler, Türkiye'nin orman yangınları konusunda ciddi ve kronik bir sorunla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

CHP Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel'de iktidarının ihmaline vurgu yaparak, "Devlet ciddiyeti krizde belli olur. Ancak merkezi idarenin müdahalesi yine geç ve yetersiz. Yangın söndürme uçakları yok, her yıl aynı ihmalkârlık. Bu, kurumsallaşmış bir ilgisizlik. Yangınlar insan kaynaklı olsa da hazırlıksız yakalanmak, devletin asli görevlerini yapmamasıdır. Ormanları korumak, çevre meselesi değil; yaşam, gelecek ve kamu sorumluluğudur. Ciddiyet istiyoruz" dedi.
Yangınlara Müdahalede Neden Sorun Yaşandı?
Uzmanlar ve kamuoyu, özellikle 2021 yangınlarında müdahalenin geç ve yetersiz kaldığını vurguluyor. Yangınların ilk 20-30 dakikasında etkili bir hava müdahalesinin kritik olduğu belirtilirken, bu süreçte yeterli hava desteği sağlanamaması, yangınların kontrol altına alınmasını zorlaştırdı.

Toplumun farklı kesimlerinden gelen eleştiriler, hükümetin yangınlara hazırlıksız yakalandığını ve afet yönetiminde ciddi zafiyetler gösterdiğini ortaya koydu. Sosyal medyada yayılan görüntülerde, Marmaris'te evi yanan bir köylünün isyanı ve "Beş gündür yardım bekliyoruz, bir itfaiye aracı bile gelmedi" diyerek yetkililere istifa çağrısında bulunması, halkın yaşadığı öfkeyi gözler önüne serdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın afet bölgesinde halka çay fırlatması da kamuoyunda "hakaret" olarak algılanarak tepkileri daha da artırdı.
Yangın Söndürme Uçağı ve Envanter Eksiklikleri
Yangınlara müdahaledeki en büyük eksikliklerden biri, Türkiye'nin yeterli sayıda yangın söndürme uçağına sahip olmamasıydı. Dönemin Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin, Bakanlığın envanterinde yangın söndürme uçağı bulunmadığını açıklaması, eleştirilerin temelini oluşturdu. Türk Hava Kurumu'nun (THK) elindeki 9 adet CL-215 model amfibik yangın söndürme uçağının 6'sı, arıza ve parça eksikliği nedeniyle kullanılamaz haldeydi. Bu uçaklar, denize veya göle inerek su alabilen ve yangınlara köpükle müdahale edebilen özellikleriyle, özellikle Türkiye'nin engebeli arazilerinde etkili bir söndürme aracı olarak biliniyor. Ancak, 2019'da THK'ya ihale verilmemesi ve uçakların hangarlarda bekletilmesi, yangınlara müdahale kapasitesini ciddi şekilde sınırladı.

THK'nın yangın söndürme uçaklarının kullanılmaması, muhalefet liderleri tarafından da sert şekilde eleştirildi. Dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "19 yıldır iktidardasınız, her yıl bir uçak alınsa 19 uçak olurdu" diyerek, iktidarın envanter eksikliğini vurguladı. Öte yandan, THK'nın tecrübeli pilotlarının 2019'da kayyum atanması sonrası işten çıkarılması, yangınlara müdahale kapasitesini daha da zayıflattı.

Bakan Pakdemirli, THK uçaklarının kapasitesinin yetersiz olduğunu iddia etse de, uzmanlar bu uçakların erken müdahalede kritik rol oynayabileceğini belirtiyor. Bunun yerine, yangınlara müdahale için Rusya, Ukrayna ve Azerbaycan'dan kiralanan uçaklar kullanıldı. Ancak bu kiralama maliyeti oldukça yüksekti; örneğin, eski THK Merkez Denetleme Kurulu Başkanı'nın iddiasına göre, 3 Rus uçağı için günlük 1,3 milyon TL ödeniyordu. Bu durum, yerli kaynakların etkin kullanılmaması ve dışa bağımlılığın artması olarak eleştirildi.

Orman Bakanlığı'nın Yetersizliği ve Rant İddiaları
Tarım ve Orman Bakanlığı, yangınlara hazırlık ve müdahale süreçlerindeki eksiklikler nedeniyle yoğun eleştirilere maruz kalıyor. Bakanlığın yangın söndürme filosuna sahip olmaması, orman yangınlarına karşı uzun vadeli bir strateji geliştirilmemesi ve yerel yönetimlerle koordinasyon eksikliği, eleştirilerin başında geliyor. Ayrıca, orman içindeki su depolama göletlerinin varlığına rağmen, bu kaynakların etkin kullanımı konusunda aksaklıklar yaşandığı belirtiliyor.

Orman Genel Müdürlüğü’nün personel politikaları da eleştiri konusu. Uzmanlar, liyakate dayalı olmayan, güvencesiz ve taşeron istihdamın yangınlara müdahale kapasitesini düşürdüğünü vurguluyor. Yangınların ardından en çok tartışılan konulardan biri, yanan orman arazilerinin turizm, maden ve enerji projeleri için yapılaşmaya açılacağı iddiaları. Ormancılık Politikası Uzmanı Erdoğan Atmış, Guardian’a verdiği demeçte, “AKP yönetimi altında ormanlar ekosistem olarak korunmuyor, gelir getiren araziler olarak görülüyor. 2020’den bu yana ormanlık alanların yüzde 6’sı turizm, maden ve enerji gibi amaçlar için tahsis edildi” diyerek bu iddiaları destekledi. 28 Temmuz 2021’de çıkarılan Turizm Teşvik Yasası, yangın sonrası yapılaşma endişelerini artırdı.

Çözüm Önerileri ve Acil Çağrılar
Uzmanlar ve sivil toplum kuruluşları, orman yangınlarıyla mücadele için şu önerileri sunuyor:

Yangın söndürme filosu güçlendirilmeli: Yerli uçak ve helikopterlerin bakım ve modernizasyonu yapılarak THK'nın kapasitesi artırılmalı, envantere yeni ve modern hava araçları eklenmeli.
Personel politikaları iyileştirilmeli: Liyakatli, eğitimli ve yeterli ekipmanla donatılmış personel istihdamı sağlanmalı, orman işçilerinin çalışma koşulları düzeltilmeli.
Önleyici çalışmalar artırılmalı: Yangın koridorları, organik madde temizliği ve tampon bölgeler gibi önlemler yaygınlaştırılmalı, yangın riski yüksek bölgelerde sürekli bakım yapılmalı.
Yanan alanlar korunmalı: Yangın sonrası arazilerin yapılaşmaya açılması engellenmeli, doğal restorasyon süreçleri desteklenmeli ve bu alanlar kesinlikle imara açılmamalı.
İklim kriziyle mücadele: Küresel ısınmanın yangın riskini artırdığı gerçeğiyle yüzleşilmeli, fosil yakıt politikalarından vazgeçilmeli ve iklim adaleti esaslı politikalar geliştirilmeli.
Türkiye’nin ormanlarını korumak için acilen kapsamlı bir yangın yönetim stratejisi geliştirilmesi, yerli kaynakların etkin kullanılması ve halkın sürece dahil edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, her yaz yaşanan bu felaketler, hem doğayı hem de toplumsal barışı tehdit etmeye devam edecek. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meclis Personeline Layık Görülen Kıyafetler Bit Pazarında Bile Yok!

Parlamento Güvenliğinde Yeni Dönem Tartışmaları da Beraberinde Getirdi

TBMM Yönetiminden Yandaş Sendikaya Üst Düzey Kadro Kıyağı