İktidarın Barınma Politikaları Krizi Derinleştirdi: Kira Fiyatları Arttışı Barınma Endişesi Yaratıyor
Kiralar Arttı, Devlet Seyirci Kaldı
OECD verilerine göre, Türkiye 2015’ten bu yana kirada en fazla artışın yaşandığı ülke oldu. Nominal kira artışı %996’yı bulurken, fiyatların 11 kat arttı. TÜİK verileri ise son 10 yılda ev sahipliği oranının %61,1’den %56,1’e düştüğünü, kiracı sayısının ise %22,1’den %28’e yükseldiğini gösteriyor. Bugün 24 milyondan fazla kişi kiracı konumunda ve 7,7 milyon hane kira ödemek zorunda.
1 Temmuz 2024’te kiralara uygulanan %25’lik zam sınırının kaldırılması, zaten enflasyonla boğuşan kiracıları daha da zor duruma düşürdü. Kira bedelleri fahiş seviyelere ulaşırken, asgari ücretliler ve emekliler gelirlerinin büyük kısmını kiraya vermek zorunda kalıyor.
TOKİ ve Konut Üretimi: Vaatler Gerçeği Karşılamıyor
KONUTDER verilerine göre, Türkiye’nin yıllık konut ihtiyacı 700 binin üzerinde, ancak üretim ortalama 500 bin seviyesinde kalıyor. Bu da her yıl 200 bin konut açığı anlamına geliyor. TOKİ’nin 20 yılda ürettiği 1,5 milyon konut, ihtiyacı karşılamaktan çok uzak. Önümüzdeki 10 yılda en az 7 milyon yeni konut gerekiyor, ancak mevcut politikalar bu açığı kapatmaya yetmiyor.
Üstelik, 2015-2024 arasında inşa edilen 6,94 milyon konuttan 1,63 milyonu satılamadı. Bu durum, konut politikalarının spekülatif yatırımlara hizmet ettiğini, dar gelirlilerin ihtiyacını göz ardı ettiğini gösteriyor.
Dünyada Ev Fiyatlarının Gelire Oranı En Yüksek Ülke Türkiye
Seasia.stats ve Numbeo verilerine göre, Türkiye ev fiyatlarının ortalama gelire oranında (%81,45) dünya birincisi. Bu oran, Nepal (%78,45), Hindistan (%75,87) ve Endonezya’nın (%74,8) bile üzerinde. Yani, Türkiye’de bir ev almak, vatandaşlar için neredeyse imkânsız hale geldi.
İktidarın Politikaları Krizi Derinleştirdi
Neoliberal kentleşme politikaları, kamusal konut üretiminin tasfiyesi ve inşaat odaklı büyüme modeli, barınma hakkını piyasanın insafına bıraktı.
Asgari ücretliler ve emekliler gelirlerinin çoğunu kiraya veriyor. Ev sahipliği oranı düşerken, kiracı sayısı hızla artıyor. Kiralardaki kontrolsüz artış, yoksulluğu derinleştiriyor.
Sosyal Devlet Nerede?
Uzmanlar ise sosyal devlet anlayışıyla sorunun çözülebileceği görüşünü dile getiriyor. Sosyal konut üretiminin artırılması, kamu lojmanlarının yaygınlaştırılması, dar gelirlilere kira desteği ve spekülatif kira artışlarının denetlenmesinden geçiyor. Ancak iktidar, bu adımları atmak yerine, sorunu piyasanın “görünmez eline” terk etmeye devam ediyor.
Barınma hakkı, anayasal bir güvence olmaktan çıkıp kağıt üzerinde bir vaat haline geldi. Milyonlar için “ev” hayali giderek uzaklaşırken, iktidarın konut krizine çözüm üretmemesi, sosyal devlet ilkesinin tamamen rafa kaldırıldığını gösteriyor.
Sonuç olarak Türkiye’de barınma hakkı, iktidarın çarpık politikaları nedeniyle lüks haline gelirken, bu tablo, adaletsizliğin ve yönetim zaafının en acı bir kanıtı olarak barınma politikaları tarihine geçti.
Yorumlar
Yorum Gönder