Numan Kurtulmuş'a Tepki: TBMM'yi, Siyasi İktidarın Güdümünde Bir Organ Haline Getirdi!

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş'un, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını hiçe sayarak Can Atalay hakkındaki "hak ihlali" kararını Genel Kurul'da okutan CHP'li Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca'ya iki hafta üst üste görev vermemesi ve Genel Kurulu bizzat açması, Türkiye'nin yargı bağımsızlığı ve yasama organının itibarı açısından ciddi bir krize yol açtı. 

Kurtulmuş'un bu tutumu kulislerde: Hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkesini derinden sarsan, TBMM İçtüzüğü'ne aykırı ve siyasi bir tasarruf olarak değerlendirildi.

Kurtulmuş'un Yetki Aşımı ve İçtüzük İhlali

TBMM İçtüzüğü'ne göre, "Meclis Başkanı'nın görevleri arasında Genel Kurul'un düzenini sağlamak ve görüşmeleri yönetmek yer alır. Ancak İçtüzük, Başkanvekillerinin hangi birleşimleri yöneteceğine Başkan'ın karar vereceğini hükme bağlasa da, bu yetki, keyfi bir "görev vermeme" veya "ambargo" uygulama aracı olarak kullanılamaz. Demokratik teamüller ve yasama sürecinin işleyişi gereği, Başkanvekilleri, Meclis Başkanı adına, görevlerini sırayla ve tarafsız bir şekilde yerine getirmekle yükümlüdür" deniyor.

Gülizar Biçer Karaca'nın Can Atalay kararı ile ilgili olarak yaptığı işlem, bir Anayasa Mahkemesi kararının TBMM Genel Kurulu'nda okunmasından ibaret. Anayasa'nın 153. maddesi, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlayıcı olduğunu açıkça hükme bağlıyor. Bir AYM kararının Meclis'te okunması, bu bağlayıcılığın bir gereği ve demokratik bir ülkenin işleyişinde elzem bir adım olduğu belirtiliyor. Karaca'nın bu eylemi, hukukun gereğini yerine getirme çabası olarak değerlendiriliyor.

Numan Kurtulmuş'un, Karaca'nın bu hukuki eylemini "yok hükmünde" sayması ve akabinde kendisine görev vermeyerek Genel Kurulu bizzat açması, hukuki dayanağı olmayan bir tutum olduğu ifade edildi. Zira Meclis Başkanı'nın, bir Anayasa Mahkemesi kararının hukuki geçerliliğini değerlendirme veya yok sayma yetkisinin olmadığı hatırlatıldı. Bu tür bir tutumun, yasama organının kendi iç dinamiklerini ve hukuki hiyerarşiyi hiçe saydığı anlamına geldiği ifade ediliyor. Kurtulmuş'un, bir parti temsilcisi gibi hareket ederek Meclis Başkanlığı'nın tarafsızlık ilkesini zedelediği eleştirileri yapılıyor.

Demokrasiye Yönelik Tehdit 

Can Atalay meselesi, basit bir "içtüzük ihlali" tartışmasının ötesinde, doğrudan millet iradesine ve hukukun üstünlüğüne yapılan bir müdahale olarak yorumlanıyor.Atalay, Hatay halkının oylarıyla seçilmiş bir milletvekili ve Anayasa Mahkemesi, onun vekilliğinin düşürülmesinin "hak ihlali" olduğuna karar vermişti. Bu kararın Meclis'te okunması, Atalay'ın temsil ettiği iradenin Meclis kürsüsünden duyurulması anlamına geliyor. Kurtulmuş'un bu kararın okunmasına müdahalesi ve okutan Başkanvekili'ne ambargo uygulaması, aslında milletin seçtiği bir vekilin sesinin kısılması, dolayısıyla millet iradesinin gasbı oyduğu vurgulanıyor.

Meclis Başkanı Kurtulmuş'un siyasi iktidarın iradesi doğrultusunda hareket ederek, Anayasa'ya ve hukukun temel ilkelerine aykırı bir tutum sergilediğini bu durumun ise yasama organının bağımsızlığı ve itibarını zedelediği eleştirileri yapılıyor.

Hukuki Hesaplaşma ve Geleceğin Demokrasisi

Numan Kurtulmuş'un sergilediği bu tavır, Türkiye'de hukukun üstünlüğü ilkesinin ne denli kırılgan olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Meclis Başkanı, bir "hakem" gibi davranması ve hukukun gerekliliklerini yerine getirmesi gereken bir makamda, siyasi bir aktör gibi konumlanarak, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını tartışmaya açtığı ifade ediliyor. Bu durum, sadece Can Atalay davası özelinde değil, Türkiye'nin genel demokrasi ve hukuk devleti ilkesine bağlılığı açısından endişe verici  bir tutum olarak değerlendirildi.

Önemli Uyarı

Gelecekte benzer krizlerin yaşanmaması ve demokratik kurumların zarar görmemesi için, TBMM Başkanı'nın yetkilerinin sınırları, Anayasa Mahkemesi kararlarının Meclis'teki yeri ve Meclis'in tarafsız işleyişi konularında hukuki ve siyasi bir hesaplaşmayı engelleyici bir yasal güncelleme yapılması gerektiği dile getiriliyor. Aksi takdirde, millet iradesinin tecelligahı olan TBMM'nin siyasi iktidarın güdümünde bir organ haline gelme riskiyle karşı karşıya kalacağı uyarıları yapılıyor.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meclis Personeline Layık Görülen Kıyafetler Bit Pazarında Bile Yok!

Parlamento Güvenliğinde Yeni Dönem Tartışmaları da Beraberinde Getirdi

TBMM Yönetiminden Yandaş Sendikaya Üst Düzey Kadro Kıyağı