Siyasi İslam ve Türkiye: AKP’nin Karşılaştığı Toplumsal Direnç
Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 2002’den bu yana sürdürdüğü iktidar, siyasi İslam’ı merkeze alan bir yönetim anlayışıyla şekillenmişti. Ancak, bu anlayışın uzun vadede Türkiye’de kalıcı bir zafer elde edemeyeceği, toplumsal, kültürel, ekonomik dinamikler ve temel argümanlar çerçevesinde değerlendirildiğinde çok çarpıcı bir sonuç ortaya çıkıyor.
Türkiye’nin Çoğulcu ve Seküler Toplumsal Yapısı
Türkiye, tarihsel olarak farklı etnik, dini ve kültürel kimliklerin bir arada bulunduğu bir mozaik yapıya sahip. Osmanlı’dan miras kalan çok kültürlülük ve Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren yerleşen seküler değerler, toplumun geniş kesimlerinde köklü bir yer edinmiş durumda.
AKP’nin siyasi islam anlayışının, bu çoğulcu yapıyı tek bir ideolojik çerçeveye sıkıştırma çabası, özellikle genç nesiller ve kentli orta sınıf arasında dirençle karşılanıyor. Laiklik, bireysel özgürlükler ve modern yaşam tarzı, Türkiye toplumunun çoğunluğu için vazgeçilmez unsurların başında geliyor. Siyasi İslam’ın bu değerlerle çatışması, uzun vadede toplumsal meşruiyetini zayıflatıyor.
Genç Neslin Değişen Öncelikleri
Z Kuşağı ve Y Kuşağı, Türkiye’nin demografik yapısında önemli bir ağırlığa sahip. Bu nesiller, otoriter yönetim biçimlerine, dini söylemlerin siyasete alet edilmesine ve bireysel özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı giderek daha fazla tepki göstermekte.
Sosyal medya ve küresel kültürle iç içe olan gençler, daha özgürlükçü, eşitlikçi ve seküler bir Türkiye talebini yüksek sesle dile getirmekte kararlı olduğu görülüyor. AKP’nin muhafazakâr söylemleri, bu kesimlerde karşılık bulmazken; aksine, muhalefet partilerinin ve sivil toplum hareketlerinin gençler arasında daha fazla yankı uyandırdığı gözlemleniyor.
Ekonomik Kriz ve Siyasi İslam’ın Pragmatik Sınavı
AKP’nin ilk yıllarında ekonomik büyüme ve refah artışı, siyasi İslam anlayışının toplumda kabul görmesinde önemli bir rol oynadı. Ancak, son yıllarda derinleşen ekonomik kriz, yüksek enflasyon, işsizlik ve hayat pahalılığı, bu söylemin inandırıcılığını ciddi şekilde zedeledi. Siyasi İslam, vaat ettiği “adil düzen”i ekonomik olarak hayata geçiremediğinden, seçmen nezdinde yalnızca bir ideolojik söylem olarak kaldığı görülüyor. Türkiye’de seçmenin büyük bir kısmı, ideolojik bağlılıklardan ziyade pragmatik çözümler ve ekonomik istikrarı öncelediğini her platformda ortaya koyuyor. Bu durum ise, AKP’nin siyasi İslam projesinin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.
Kadın Hareketlerinin ve Feminizmin Yükselişi
Siyasi İslam’ın patriyarkal yapısı, kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konusunda Türkiye’de giderek güçlenen feminist hareketlerle çelişmekte. Kadın cinayetleri, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ve muhafazakâr politikaların kadınların kamusal alandaki varlığını kısıtlama çabaları, geniş kesimlerde tepki uyandırdı. Kadınlar, hem sokakta hem de sosyal medyada siyasi İslam’ın dayattığı modellere karşı mücadele etmekte ve seküler, eşitlikçi bir düzen talebini yükseltiyor. Bu dinamik, AKP’nin toplumsal tabanını daraltan önemli bir faktör olduğu gözlemleniyor.
Bölgesel ve Küresel Dinamikler
Siyasi İslam, Ortadoğu’da ve küresel ölçekte de inişli çıkışlı bir seyir izlediği ortada. İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerdeki dini rejimlerin toplumsal sorunlara çözüm üretememesi, Türkiye’deki seçmen üzerinde caydırıcı bir etki yaratıyor. Ayrıca, Batı ile ilişkilerin gerilmesi ve Türkiye’nin uluslararası alanda yalnızlaşması, AKP’nin dış politikada siyasi İslam’a dayalı hamlelerinin başarısız olduğunu gösteriyor. Türk halkı, modern dünyanın bir parçası olma arzusunu koruduğu sürece, siyasi İslam’ın dışlayıcı ve otoriter tonu uzun vadede destek bulamayacağı bir gerçek olarak toplum bilimcileri tarafından ortaya konuluyor.
Demokratik Gelenek ve Muhalefetin Güçlenmesi
Türkiye’nin demokratik geleneği, tüm eksikliklerine rağmen, toplumun siyasi katılım ve temsil talebini canlı tutmakta. CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek Partisi gibi muhalefet partilerinin yanı sıra HDP’nin temsil ettiği çoğulcu siyaset, AKP’nin tekçi anlayışına karşı güçlü bir alternatif oluşturuyor. Muhalefetin, özellikle 2019 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde elde ettiği başarılar, siyasi İslam’ın yenilmez olmadığını bir kez daha gösterdi. Toplum, otoriterleşmeye ve dini söylemlerle şekillenen siyasete karşı demokratik kanalları kullanarak direnç gösteriyor.
Siyasi İslam’ın Geçici Yükselişi ve Kaçınılmaz Düşüşü
AKP’nin siyasi İslam anlayışı, belirli bir dönemde ekonomik başarılar ve toplumsal ihtiyaçlarla örtüşerek güç kazanmış olsa da, Türkiye’nin çoğulcu yapısı, genç neslin özgürlük talepleri, ekonomik kriz, kadın hareketlerinin yükselişi ve demokratik gelenek, bu anlayışın uzun vadede kalıcı bir zafer elde edemeyeceğini gösteriyor. Toplumun modern, seküler ve demokratik değerlere olan bağlılığı, siyasi İslam’ın otoriter ve tekçi yapısını reddetmeye devam edeceği görülüyor.
Son günlerde giderek yükselen barış, özgürlük ve demokrasi söylemleri, AKP'nin 22 yıllık iktidarı süresince askıya alınan demokrasi kültürünün tarihsel birikimi ve toplumsal dinamikler ışığında, siyasi İslam ve benzeri antidemokratik ideolojilere geçit vermeyeceğini bir kez daha göstermektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder