Ekonomik Çıkmaz: Yatırımcılar Uzaklaşıyor, İşsizlik Kronikleşiyor!
23 yıllık iktidar süresince kaydedilen ekonomik büyüme, uzmanlar ve ekonomik veriler ışığında incelendiğinde, bir dizi temel politika hatasının Türkiye ekonomisinin uzun vadeli sürdürülebilirliğini tehdit ettiği görülüyor.
Yapısal Reformlardaki Yetersizlik Büyümeyi Engelledi
2001 ekonomik krizinin ardından başlatılan reformların ilk yıllarda ekonomik büyümeyi desteklemesine rağmen, AKP hükümetleri bu ivmeyi sürdürecek yapısal adımları atmakta yetersiz kaldı. Eğitim, hukuk sistemi ve vergi reformu gibi kritik alanlardaki düzenlemelerin ihmal edilmesi, Türkiye ekonomisinin küresel rekabet gücünü olumsuz etkiledi. Analistler, bu dönemde ağırlıklı olarak sıcak para girişine dayalı bir büyüme modelinin benimsenmesinin, üretim odaklı bir ekonomik yapının oluşumunu sekteye uğrattığını belirtiyor.
Borç Yüklü Büyüme ve Merkez Bankası'nın Bağımsızlığına Müdahale Eleştirileri
Özellikle 2008 küresel krizi sonrasında uygulanan düşük faiz politikaları ve sıcak para akışına dayalı büyüme stratejisi, Türkiye'nin dış borç yükünü önemli ölçüde artırdı. 2002'de 129,6 milyar dolar olan dış borç, 2025 itibarıyla 512 milyar doların üzerine çıktı. Bu borçlanmanın büyük ölçüde tüketim ve inşaat sektörlerine yönelmesi, cari açığın sürdürülebilir olmayan seviyelere ulaşmasına neden oldu.
Son yıllarda Merkez Bankası'nın bağımsızlığına yönelik artan müdahaleler de ekonomi çevrelerinde endişe yaratıyor. AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın düşük faiz yönündeki ısrarlı politikaları, enflasyonun kontrol altına alınmasını zorlaştırdı.
TÜFE 2019'da %11,84 iken, 2024 sonunda %64,77'ye yükseldi. Bu durum, Türk Lirası'nın değer kaybını hızlandırarak vatandaşların alım gücünü düşürdü.
Gelir Eşitsizliği Derinleşiyor, Yatırımcı Güveni Azalıyor
AKP iktidarı döneminde gelir dağılımındaki eşitsizlik de belirginleşti. 2023 verilerine göre, en zengin %20'lik kesim milli gelirin yaklaşık yarısını alırken, en yoksul %20'nin payı %6'nın altında kaldı. Bu durum, sosyal adaletsizlik endişelerini artırıyor.
Yabancı doğrudan yatırımlar da son yıllarda ciddi bir düşüş gösterdi. 2015'te 17 milyar dolar seviyesindeyken, 2023'te 8 milyar doların altına gerileyen yatırımlar, hukuk devleti ilkesine yönelik kaygılar ve siyasi istikrarsızlık gibi faktörlerle ilişkilendiriliyor.
İşsizlik ve Enflasyon Kalıcı Sorunlar Haline Geldi
İşsizlik oranı, AKP döneminde nadiren %10'un altına inerken, kronik yüksek enflasyon ekonomik büyümenin halka refah olarak yansımasını engelliyor. Özellikle 2018'deki yönetim değişikliği sonrası uygulanan politikaların bu sorunları derinleştirdiği belirtiliyor.
Kamu Bankaları Zarar Ediyor, Tarımda Dışa Bağımlılık Artıyor
Kamu bankalarının siyasi kararlarla verdiği düşük faizli krediler sonucu oluşan zararlar ve şeffaf olmayan Türkiye Varlık Fonu yönetimi de eleştirilen noktalar arasında. Tarım politikalarındaki yanlış tercihler ise Türkiye'yi buğday ve mısır gibi temel ürünlerde ithalatçı konumuna getirdi. Sanayideki yüksek ara malı ithalatına bağımlılık da ekonomiyi döviz kuru şoklarına karşı savunmasız bırakıyor.
Gelecek Belirsizliğini Koruyor
Uzmanlar, Türkiye ekonomisindeki mevcut sorunların hukuk, demokrasi, rasyonel ve bilimsel temellere dayanan politikalarla çözülebileceğini, ancak AKP hükümetinin bu adımları atıp atmayacağı konusunda ise endişeleri olduğunu söylüyorlar.
Yorumlar
Yorum Gönder