Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan: Ölümsüz Bir Mücadelenin Adları
Bugün, 6 Mayıs. Türkiye’nin tarihine kanla, cesaretle ve inançla yazılmış bir gün. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın aramızdan alınışının, idam sehpalarında son nefeslerini verişinin yıldönümü. Onlar, bir kuşağın umudu, bir halkın direnişi ve adaletsizliğe karşı dimdik duruşun sembolü oldular.
Deniz, Yusuf, Hüseyin… Üç genç, üç yoldaş, üç devrimci. 1960’ların karanlık günlerinde, emperyalizme, sömürüye ve baskıya karşı bir ateş yaktılar. Onlar, sadece birer isim değildi; bir ideale adanmış hayatların, özgürlük sevdasının ve eşitlik hayallerinin temsilcileriydi. Üniversite koridorlarında, sokaklarda, dağlarda, her yerde aynı inançla haykırdılar: “Tam bağımsız Türkiye!” Bu haykırış, sadece bir slogan değil, bir halkın uyanış çığlığıydı.
Onların mücadelesi, korkusuzlukla yoğrulmuştu. Gözaltılar, işkenceler, tehditler bile bu üç yiğidin yolundan dönmesine yetmedi. Deniz’in mahkemedeki o vakur duruşu, Yusuf’un sessiz ama derin öfkesi, Hüseyin’in kararlı bakışları… Her biri, bir milletin onurunu taşıyordu. İdam sehpasına yürürken bile başları dikti. Deniz, son mektubunda “Biz, halkımızın bağımsızlığı için canımızı verdik” diyordu. Bu sözler, sadece bir veda değil, bir vasiyetti.
6 Mayıs 1972, Türkiye için bir utanç ve kırılma noktasıydı. Ulucanlar Cezaevi’nde, gece yarısı, üç fidan darağacında soldu. Ama o an, sadece bir son değil, bir başlangıçtı. Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in ruhu, milyonların yüreğinde yeniden filizlendi. Onlar, ölerek bile yenilmediler; çünkü fikirleri, hayalleri ve mücadeleleri yaşamaya devam etti. Bugün hâlâ, adalet arayan her seste, özgürlük için atılan her adımda onların izi var.
Bu üç yiğit, bir nesle umut oldu, bir halka cesaret aşıladı. Onlar, sadece 20’li yaşlarında, bir ömre sığmayacak kadar büyük bir miras bıraktılar. Belki bedenleri aramızdan alındı, ama ruhları hâlâ bizimle. Her 6 Mayıs’ta, gökyüzüne bakarken, bir yanımız sızlar, bir yanımız gururlanır. Çünkü Denizler, Yusuflar, Hüseyinler bu toprakların vicdanıdır.
Bugün, onların anısını yaşatmak, sadece bir görev değil, bir borçtur. Adaletsizliğe karşı susmamak, özgürlük için durmamak, eşitlik için vazgeçmemek… İşte bu, onların bize bıraktığı en büyük miras. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan; sizler ölmediniz, bu halkın yüreğinde, bu toprakların ruhunda yaşıyorsunuz.
Saygıyla, minnetle, özlemle…
Yorumlar
Yorum Gönder