Ekonomistlerden Mehmet Şimşek'e: Ekonomiyi Düzelteceksen Eski Türkiye'ye Bak!
Yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 8. Olağan Büyük Kongresi'nde çıtayı biraz daha yükselterek TÜSİAD'a yönelik yeni açıklamalarda bulundu ve "Siyaset yapmak istiyorsanız işte er meydanı. Yeni Türkiye’de kayıt dışı siyasete de yer yoktur" diyerek eleştirilerini sürdürdü.
Erdoğan'ın bir çok konuda eski Türkiye ile Yeni Türkiye kıyaslamasını eleştiren para ve banka uzmanları; 1990'lı yılların kriz dönemini hatırlattı ve o dönemin Maliye Bakanı İsmet Attila'nın küresel krize rağmen başarılı reformlarını ve disiplinle uyguladığı ekonomi politikalarını örnek gösterdi.
Erdoğan'ın sözleri ekonomi çevrelerinde ve muhalefet kulislerinde Türkiye'nin iki ayrı döneminde yaşanan ekonomi krizleri ve nasıl yönetildiklerine dair kıyaslamalar yapılıyor.
Makroekonomik İstikrar ve Büyüme Politikaları
Türkiye, eski Maliye Bakanı İsmet Attila'nın görev yaptığı 90'lı yılların başında küresel finansal kriziyle karşı karşıyaydı. Bu dönemde, krizin etkilerini hafifletmek için genişletici maliye politikaları ve kamu harcamaları artırıldı.
Ayrıca, bankacılık sektörüne yönelik önlemler alınarak finansal istikrar korunmaya çalışıldı.
Bugün ise Mehmet Şimşek'in ekonomi politikaları (özellikle 2023 sonrası), daha çok enflasyonla mücadele ve mali disiplin üzerine odaklanmış faiz artırımları, kamu harcamalarında kısıtlamalar ve vergi politikalarındaki değişiklikler öne çıkmakta. Ancak, bu politikaların büyüme üzerinde yaptığı olumsuz etkilerin yanı sıra işsizliği de artırdığı eleştirileri yapılıyor.
Enflasyon ve Para Politikası
Eski Maliye Bakanı İsmet Attila döneminde küresel krizin etkisiyle enflasyon kontrol altında tutulmaya çalışılsa da, krizin yarattığı belirsizlikler nedeniyle enflasyon hedefleri tutturulamadı. Ancak, o dönemde enflasyonla mücadele için para politikası araçları etkin bir şekilde kullanıldı.
Mehmet Şimşek'in döneminde ise enflasyonla mücadele için agresif faiz artırımları yapıldı. Bu politikaların enflasyonu kontrol altına almada yetersiz kaldığı ve yüksek faiz oranlarının tüketici harcamalarını, yatırımları olumsuz etkilediği, faiz artırımlarının döviz kurları üzerinde beklenen etkiyi yaratmadığı eleştirileri yapılıyor.
Konuya Kamu Maliyesi ve Borç Yönetimi açısından bakıldığında, İsmet Attila'nın, kriz döneminde kamu harcamalarını artırarak ekonomiyi canlandırdığını görüyoruz. Kamu borçlanması artmış olsa da, o dönem krizin etkilerini hafifletmek için bu politikaların gerekli olduğu düşünülmekteydi.
Şimşek'in bugün uyguladığı mali disiplini ön planda tutması ve kamu harcamalarında kısıtlamalara gitse de, bu politikaların sosyal harcamaları kısıtlayarak toplumun düşük gelirli kesimlerini olumsuz etkilediğini, ayrıca, borç yönetiminde dış borçlanmanın artması ve bunun uzun vadede sürdürülebilir olmayacağı söyleniyor.
Eski ve Yeni Türkiye Kıyaslamalarında Yapısal Reformlar ve Uzun Vadeli Stratejilere bakıldığında ise,
İsmet Attila'nın yapısal reformlara odaklanmak zor olsa da, finansal sektörde düzenlemeler yaparak, sistemin daha sağlam hale getirilmesinin hedeflendiği görülüyor.
Bugün ise Mehmet Şimşek'in yapısal reformlarının yetersiz kaldığı ve kısa vadeli politikalara odaklanıldığı gözlemleniyor. Ekonomistler ise özellikle eğitim, sağlık ve altyapı gibi alanlarda yapısal reformların ihmal edildiğini ve bu durumun da uzun vadeli ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyeceği görüşünde.
Ekonominin Sosyal Etkiler ve Gelir Dağılımı yönünden kıyaslama yapan ekonomistler, İsmet Attila'nın, sosyal harcamaları artırarak toplumun krizden olumsuz etkilenmesini önlenmeye çalıştığını, ancak, krizin etkileri nedeniyle gelir dağılımında bazı bozulmaların da yaşandığını hatırlatıyor.
Bugün Şimşek'in uygulamaya çalıştığı politikaların gelir dağılımını bozduğunu ve yoksulluğu artırdığı görüşü hakim. Özellikle, vergi politikalarında ki adaletsizliğin, düşük gelirli kesimler üzerinde ağır bir yük oluşturduğu görülüyor.
Yine İsmet Attila'nın görev yaptığı 1990’lı yıllarda, küreselleşmenin hız kazandığı, neoliberal politikaların üretimi şekillendirdiği yıllar olarak öne çıkıyor. O dönemde genellikle bilinen dünya çapındaki firmalar üretime dönük yatırımlar için gelen yabancı sermaye ile ülkede ekonomik büyüme ve sanayi yatırımları belirli bir ivme kazanmıştı. Hatta Türkiye'de ki yatırımlarını sadece iç pazar için değil, ihracat üssü olarak görmekteydirler.
Bugün ise yabancı sermaye çoğunlukla para piyasalarına kısa vadeli kar realize etmek için girdiği görülüyor.
Zaman zaman "Eski ve Yeni Türkiye" kıyaslaması yapan Erdoğan'a, eski Maliye Bakanı İsmet Attila'nın reformist çalışmalarını akıllara getiren muhalefetin ekonomi kurmayları, Erdoğan'a ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e 'ekonomiyi düzeltmek istiyorsa beğenmediği eski Türkiye'ye bakması' gerektiğini söylüyor. İsmet Attila'nın 90'lı yılların başında yaşanan küresel kriz koşullarına rağmen, sosyal harcamaları artırdığını, finansal istikrarın korunmasını ön planda tuttuğunu hatırlatıyor.
Bakan Şimşek'e de daha kapsayıcı ve uzun vadeli stratejilere odaklanması tavsiyesinde bulunarak, uygulanan politikalarla ekonomik sorunların daha da derinleşebileceği, büyüme, işsizlik ve gelir dağılımı üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği uyarısında bulunuyor.
Yorumlar
Yorum Gönder