CHP'nin İliç raporundan çok çarpıcı bilgiler...
Cumhuriyet Halk Partisi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından hazırlanan Erzincan ‘İliç Raporunu yayınladı.
İliç-Çöpler Kompleks Madeni sahasında 13 Şubat 2024’te yaşanan felaketi sonrası harekete geçen CHP, inceleme ve araştırma yapmak için İliç heyeti oluşturdu.
Heyet, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer,
Parti Meclisi Üyesi Baran Bozoğlu,
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin,
Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül ve Karabük Milletvekili Cevdet Akay'dan oluşturuldu.
Raporun hazırlanmasında Raportörler
Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz,
Grup Danışmanı Cömert Uygar Erdem ve
TBMM Danışmanı
Kadir Demiryürk yeraldı.
46 sayfadan oluşan Raporun özeti şöyle:
Anagold Madencilik’e ait Çöpler Kompleks Madeni sahasında 13 Şubat 2024’te yaşanan felaketi sonrasında bir afet yönetim krizi doğmuştur.
Kaybolan 9 işçi halen bulunamadı
Olayın hemen sonrasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve İçişleri Bakanı başta olmak
üzere kamu yetkilileri tarafından göçük altında kalan 9 işçinin kurtarılabilmesi için birçok
arama yöntemi açıklanmış olmasına karşın, kaybolan 9 işçi halen bulunamamıştır. Madencilik faaliyetinin devam edip etmeyeceği belli değil
Felaket sonrasında, yığın liç sahasından kopan kimyasal içerikli kütlenin bir kısmı Sabırlı
Deresi diğer kısmı açık ocakların bulunduğu sahalarda birikmiştir. İçinde cevher bulunan bu
kütlenin yönetiminin nasıl olacağı, akıbetinin ne olacağı, çevre izin ve lisans belgesi iptali
dışında Çöpler Kompleks Maden sahasının madencilik faaliyetlerinin devam edip etmeyeceğine dair bir açıklama yapılmamıştır.
Ders çıkarılmıyor
Yığın liç sahasından kayan ve geride kalan kütleler içerisindeki cevherin tekrar işlenmesine
yönelik planlamaların ve yer araştırmalarının yapılıyor olması, bu felaketten ders çıkarılmadığı gerçeğini ortaya koymaktadır.
Önleyici tedbirler alınmamış
Anagold’un işlettiği madende meydana gelebilecek tehlikelere karşı hazırlanan “Acil Durum Eylem Planının” yetkili kurum veya kuruluşlar tarafından felaket öncesi incelenip incelenmediği, onaylanıp onaylanmadığı soru işaretidir. Zira maden sahasında yığın liçi akması konusunda önleyici tedbirlerin alınmadığı veya yetersiz kalındığı ortaya çıkmıştır.
Liç kapasite sahası 2021'de dolmuş
Yıkım yaşanan yığın liç sahası ilk 4 fazı inşa edilerek işletmeye alınmıştır. İşletmeye alınan bu sahanın toplam kapasitesi 58 Milyon ton olup, bu kapasite Ekim 2021 itibariyle dolmuştur.
Kayma sorununun ortaya çıktığı 2022 tarihinde sorumlulara cezayı yaptırım uygulanmamış
Yığın liç sahasında 27 Mart 2022 tarihinde yaşanan kayma olayı ve 21 Haziran 2022 tarihinde patlayan siyanür borusu olayı ile yaklaşık 3 ay tesisteki faaliyetlerin durdurulmasına
müteakip tekrar faaliyete izni verilmesi ve aynı yığın liç sahasında 13 Şubat 2024’te yaşanan
felaket arasındaki illiyet bağlarını ortaya çıkaracak, yasal sorumluları hakkında cezai süreç
başlatacak mekanizmalar işletilmemiştir.
Sorunlar Bakan Kurum döneminde göz ardı edilmiş
13 Şubat felaketinin yaşandığı Çöpler Maden Tesisinde, Murat Kurum’un Çevre, Şehircilik ve
İklim Değişikliği Bakanlığı yaptığı dönemde;
• 58 Milyon ton kapasiteli yığın liç sahasında, kapasitesi üzerinde cevher serilerek liçleme işlemi yapılmaya devam edilmiştir.
• Firmanın resmi internet sitesinde paylaşılan bilgilerden, yığın liç sahasının 32 basamaktan
oluştuğu anlaşılmaktadır. Ancak, uygulamada yığın liç sahasının 36 basamak olmasına yönelik tasarım ve uygulama projeleri onaylanmıştır.
• 2021 yılında Çöpler Maden Kompleksi için yapılan 2. Kapasite artışında, yığın liç sahasının
85,3 Milyon tona çıkarılmasına yönelik ÇED Olumlu kararı verilmesine rağmen bu kapasite
artışını sağlayacak olan 5. ve 6. Faz inşaatları tamamlanmamıştır. Mevcuttaki 58 Milyon ton
kapasiteli yığın liç sahasında kapasite üstü üretim yapılmasına göz yumulmuştur.
• Kapasitesi dolan yığın liç sahasına, Kartaltepe Madencilik’e ait Çakmaktepe Kompleks Madeninden daha fazla malzeme getirilmesini öngören, bunun için de 58 milyon tonluk sahanın halihazırda 85,3 milyon ton kapasiteli olduğuna dair sahte beyan içeren artış projesine
ÇED Olumlu kararı verilerek yığın liç sahası üzerindeki üretim baskısının daha da artmasına yol açılmıştır.
• Yığın liç sahasının denetim görevi Bakanlık adına özel bir denetim firmasına yaptırılmıştır.
Proje sahibinin sunduğu denetim raporları yeterli bulunarak tesisteki yanlışlıkların devamlılığı sağlanmıştır.
• 27 Mart ve 21 Haziran 2022 tarihli kazaların yaşandığı yığın liç sahası, özel denetim firması
raporları ve firma sahibinin sunduğu raporlar esas alınıp gerekli onarımlar yapıldı denilerek
22 Eylül 2022’de tekrar faaliyete başlatılmıştır.
• Murat Kurum’un İliç’teki felakete giden sürecin baş sorumlularından biri olmasına rağmen
halen TBMM Çevre Komisyonu Başkanı görevini yürütüyor olması abesle iştigaldir. Acilen
istifası gerekmektedir.
Felaketten sonra denetleyici Bakan Özhaseki ciddiyetsiz davranışlar sergiledi
Türkiye tarihinin en büyük çevre felaketlerinden birisini yaşarken, Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin, esas denetleyici ve sorumlu olduğu halde adeta bir
misafir gibi 7. Gün sahaya gelmiş olması, felaket sürecini ne kadar ciddiyetsiz takip ettiğinin
önemli bir göstergesidir. Sahaya geç gelmesini sağlık nedenlerine dayandıran Özhaseki’nin
sosyal medya paylaşımlarından bahsettiği süre zarfında İstanbul’da iş insanlarıyla toplantı yaptığı, Adana ve Osmaniye’de kura çekilişlerine katıldığı, ziyaretler yaptığı tespit edilmiştir.
Sorumlu bakanlıklar şeffaf bir denetlemeyi kamuoyuyla paylaşmadı
İzleme, kontrol ve denetim faaliyetlerinin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı
ile aynı zamanda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
tarafından da yapılması gereklidir. Bakanlıklar bu tesisle ilgili yaptıkları denetimleri şeffaf bir
şekilde kamuoyu ile paylaşmamışlardır.
Maden alanındaki liç yığınının, şev stabilite analizlerinin hidrojeolojik, hidrolik inceleme çalışmalarının yapılıp yapılmadığı, bunların uygulanıp uygulanmadığı, kontrolünün, yerinde
denetiminin olup olmadığı hususları kamuoyu ile paylaşılmamıştır.
Birçok riske rağmen AK Parti hükümeti şirketin çalışmasını sağlama çabasında
Yığın liç sahasında yaşanan felaket sonucunda çevreye yayılan kimyasal içerikli malzemenin hareketi şimdilik durmuş gibi görünse de hem bu malzemenin hem de liç sahasının kalan kısmının yeniden harekete geçmesi riski bulunmaktadır. Siyanür ve diğer kimyasal içerikli malzemelerin çevreye sızması, su kaynaklarını ve havayı kirletme, toprak verimliliğini azaltma, ekosisteme ve biyolojik çeşitliliğe zarar verme ve halk sağlığı yönünden ciddi tehlikeler
oluşturma gibi çeşitli çevresel riskleri beraberinde getirmektedir. Tüm bu risk kümesine karşılık, AK Parti hükümeti ve şirketin malzemenin başka alana taşınması ve malzeme içindeki
cevherin kurtarılmasına dair çalışmalara ağırlık vereceği anlaşılmaktadır.
İptal edilmeyen madenin ruhsatı 2031 yılına kadar devam etmektedir
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen çevre izni ve lisans belgesinin iptal edilmesine rağmen, diğer izin ve lisans belgelerinin, ÇED olumlu kararları ile ÇED
Gerekli Değildir kararlarının iptaline ya da “geri alınmasına” dair süreç işletilmemiştir. Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Anagold Madencilik’e verdiği 6 ruhsat da iptal edilmemiştir.
Bu ruhsatların 2026,2028,2029,2031 yıllarına geçerlilik süreleri devam etmektedir.
Şirket hakkında herhangi bir yaptırım uygulanmadı
ÇED raporu ve Proje Tanıtım Dosyalarında gerçeğe aykırı ve hileli bilgi kullanılmasına, verilen taahhütlere aykırı hareket edilmesine rağmen şirket hakkında herhangi bir yaptırım
uygulanmamıştır.
Deprem riskine rağmen izin verilmiş
Uzmanlarca 7 ve üstü büyüklükte depremler üretebileceği ifade edilen Ovacık Fay Hattının
Munzur Segmenti, tesisin tam altından geçmektedir. Henüz bir deprem dahi olmadan, söz
konusu felaket yaşanmışken; böylesine riskli bir bölgede bu projeye nasıl izin verildiği ayrı bir soru işaretidir.
Siyanür ve ağır metaller Fırat nehrine karışabilir
Devlet Su İşleri (DSİ) ÇED Raporu görüşünde, ‘Proje sahası herhangi bir içme ve kullanma
suyu havzasında bulunmamaktadır’ denilmiştir. Oysaki saha Karasu Nehri ve Bağıştaş Barajı havzası içinde yer almaktadır. Felaketten sonra toprağa yayılan siyanür ve ağır metaller içeren kimyasal içerikli malzeme yer altı sularına karışarak Fırat Nehri üzerinden 9 il ve 3 ülkeyi
geçerek Basra Körfezi’ne dökülme ve geçtiği her yere zehir taşıma riski barındırmaktadır.
13 Şubat’da yaşanan felaket sonrasında ortaya çıkan kriz, maden tesisine dair birçok ihlali
de gözler önüne sermiştir. Tesisin içme, kullanma suyu havzasında ve fay hattı üzerinde
kurulması gibi projenin yerinin belirlenmesindeki hile ve hatalar, proje sahası içerisindeki
ünitelerin konumlandırılmasından işletilmesine ilişkin tasarım ve uygulama yanlışlıkları, yetersiz denetim mekanizmaları, ÇED ve diğer izin süreçlerinde yapılan usulsüzlükler, ve diğer
eksiklikler, vahşi madencilik uygulamaları, üretim baskısı, emek sömürüsü gibi proje başvurusundan başlayarak projenin işletme aşamaları süresince devam eden birçok usulsüzlük
ve hukuksuzluk üzerine inşa edilen, 13 Şubat’ta yaşanan felaket neticesinde yönetilmesi imkansız kriz doğuran, etkisi yıllarca sürecek çevresel yıkıma neden olan, ciddi kirlilik ve sağlık
riskleri ortaya çıkaran Çöpler Kompleks Maden Tesisi adil geçiş kapsamında kapatılmalıdır.
Bölgede tarım ve hayvancılık bitmiş
Erzincan İliç’teki Anagold Madencilik’e ait Çöpler Kompleks Madeninde üretim faaliyetine
başlandığı günden maden faciasının yaşandığı güne kadar 2,5 kat kapasite artışına gidilmiştir. Bölgedeki hayvancılık gibi temel geçim olanakları bitmiş, tesisin 250 metre yakınındaki
Sabırlı Köyü yoğun patlatmalar, zehirli atıkların havaya, suya, toprağa karışması; toz vb.
olumsuz koşullar nedeniyle yok olma noktasındadır.
Maden alanında yer alan İliç ilçesi Çöpler Köyü, Bağıştaş isimli barajın yakınına taşınmıştır.
Bölgede geçim kaynağı olan hayvancılık, arıcılık, peynir, süt ve bal üretimi sona ermiştir. Yaşanan bu çevre felaketi nedeniyle, içme ve kullanma sularına zehir atıklar karışacaktır.
Bölge insanına istihdam, sağlık, ekonomik geçim gibi her alanda destek verilmeli
Maden tesisindeki işçiler ve ekonomik geçimleri maden tesisi üzerine kurulu toplulukların
yaşayacakları işsizlik, güvencesizlik, ekonomik belirsizlikler, sağlık sorunları, yerel ekonomide meydana gelebilecek zayıflama, dış göç dalgaları gibi olası sosyal ve ekonomik risklerle
mücadele edebilmek adına yeni istihdam olanaklarının planlanmasını da içeren kısa ve uzun
vadeli stratejik planların hazırlanması ve adil geçiş ilkeleri kapsamında ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Sahanın rehabilitasyonu planlanmalı
Kütle altında kalan 9 işçinin arama çalışmaları nihayete erdirildikten sonra, felaketin ağır
sonuçlarının ortadan kaldırılması ve sahanın rehabilitasyonu süreçlerinin birlikte planlanması gerekmektedir.
13 Şubat 2024’te yaşanan felaket tekil bir felaket olarak değerlendirilemez. Proje yerinin
belirlenmesi sürecinden, proje sahası içerisindeki ünitelerin konumlandırılmasına ilişkin tasarım ve uygulamalara, denetim mekanizmalarının etkin uygulanmamış olmasından, ÇED
ve diğer izin süreçlerinde yapılan usulsüzlüklere, hilelere ve diğer eksikliklere kadar uzanan
zincirleme eylem ve davranışların neticesinde 13 Şubat 2024 tarihli felaket yaşanmıştır. Bu
yönüyle, proje çalışanlarına yöneltilen ceza soruşturmasının, olayın asli kusurluları olan işverenler ile kamu görevlilerini de kapsayacak biçimde genişletilmesi gerekmektedir
Felaket sonrası başlatılan ceza soruşturmasında tutuklanan şüphelilerin tesisteki çalışma
pozisyonlarına dikkat edildiğinde, açıkça görülmektedir ki; AK Parti bir kez daha bu yaşananların tüm sorumluluğunu çalışanların üzerine atmak istemektedir. Felaketin önünü açan
onayları veren siyasi sorumlular ise yargıdan kaçırılmak istenilmektedir.
"Ekokırım” suçu maddi ve manevi tüm unsurlarıyla
gerçekleşmiştir
Siyanürlü kimyasallar ile liç edilmiş, içinde siyanürlü sıvı çözeltinin yanında bol miktarda zehirli ağır metaller de içeren toprakla temas halindeki çevre yayılmış milyonlarca ton
malzemenin alandan uzaklaştırılması için önleyici tedbirler zamanında alınmamıştır. Etkisi yıllar sürecek geri dönüşü mümkün olmayan bir çevresel yıkım meydana gelmiştir. Çevreye
ağır, geniş çaplı ve uzun vadeli zarar veren bu hukuka aykırı eylemler nedeniyle bağlı ekosistemlerin geleceği tehlikeye atılmış ve “ekokırım” suçu maddi ve manevi tüm unsurlarıyla
gerçekleşmiştir.
Felaket siyasi sorumlular eli ile cinayete dönüşmüştür
Türk Ceza Kanunu’nda “iş kazalarına ve cinayetlerine karşı yeterli önlemleri almamak” fiilinin suç olarak düzenlenmemiş olması, ağır ve tehlikeli iş kollarındaki iş cinayetlerinin sayısını
artırmaktadır. 13 Şubat felaketi yetkililer tarafından toprak kayması ya da heyelan olarak
nitelendirilmek suretiyle doğal afet algısı oluşturulmaya çalışılmıştır. 13 Şubat’ta yaşanan
felaket siyasi sorumlular eli ile gerçekleştirilen bir cinayete dönüşmüştür.
Yorumlar
Yorum Gönder