Erdoğan'ın, "Ülkemizde Bir Toplu İğne Üretebiliyor Muyduk?" Söylemine, Belgeler ve Tarihsel Gerçekler Ne Diyor? İşte Yanıtı!

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çeşitli konuşmalarında dile getirdiği ve iktidar olduğu dönemde altyapıdan enerjiye, eğitimden sağlığa kadar her alanda kendinin yaptığını vurgulayarak, “Ülkemizde bir toplu bile iğne üretebiliyor muyduk?" sözleri gündem olmaya devam ediyor. 

İktidar, algı yaratmak için bilinçli olarak bu söylemleri dile getirse de cumhuriyetin ortaya koyduğu gerçekler, halkın gözünde hiçbir zaman unutulmuyor. Çünkü resmi arşivler, açılış kayıtları ve kamu projelerinin tarihleri incelendiğinde, Türkiye’nin altyapı ve kurumsal birikiminin çok daha önceki dönemlere dayandığı görülüyor.

İşte dünden bugüne gerçekler:

Ulaşım Altyapısı: Köprüler, Metrolar ve Karayolları

İstanbul’un iki yakasını karayolu ile birbirine bağlayan ilk büyük asma köprü olan Boğaziçi Köprüsü (bugünkü adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü) 30 Ekim 1973 tarihinde hizmete açıldı. Dönemin Başbakanı Naim Talu ve Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün katıldığı törenle açılan köprü, Türkiye’nin mühendislik tarihinde dönüm noktası olarak kayda geçti.

Ayrıca, İstanbul’un ilk metro hattı olan M1 Aksaray-Havalimanı Hattı, 11 Mart 1989 tarihinde seferlerine başladı. Bu proje, 1980’lerin ikinci yarısında planlanmış ve dönemin belediye yönetimi tarafından yürütülmüştü.

Bu iki örnek, büyük ölçekli ulaşım yatırımlarının AKP öncesi dönemde de sistemli biçimde gerçekleştirildiğini ortaya koyuyor.
Enerji ve Sulama Altyapısı: GAP ve Atatürk Barajı

Türkiye’nin en büyük bölgesel kalkınma projelerinden biri olan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), 1980’li yıllarda başlatıldı. Proje kapsamında yer alan Atatürk Barajı, 1993 yılında işletmeye alındı.

Devlet Su İşleri (DSİ) kayıtlarına göre Atatürk Barajı, hidroelektrik üretim kapasitesi bakımından Türkiye’nin en büyük barajı olma özelliğini taşıyor. Aynı zamanda, Güneydoğu Anadolu’daki sulama ve tarım üretiminin gelişmesinde temel rol oynadı.

Bu veriler, Türkiye’nin enerji ve sulama altyapısının 2000’li yıllardan önce de güçlü bir planlama süreciyle geliştirildiğini gösteriyor.
Eğitim ve Sağlık Altyapısı: Üniversiteler ve Kurumsal Süreklilik

Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren devletin öncelikli politikalarından biri eğitim yatırımları olmuştur. 1950’lerden itibaren hızla artan üniversiteleşme süreci, 1980’lerde bölgesel üniversitelerin kurulmasıyla genişledi.

Örneğin, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (1956), Ege Üniversitesi (1955), Hacettepe Üniversitesi (1967), Çukurova Üniversitesi (1973) ve Selçuk Üniversitesi (1975) gibi yükseköğretim kurumları, AKP öncesi dönemde kurulmuş ve Türkiye’nin bilimsel altyapısının bir gerçeği.

Benzer biçimde, kamu hastaneleri ve tıp fakülteleri Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından itibaren ülke geneline yayılmış; sağlık altyapısının omurgasını oluşturmuştu.
Demiryolları ve Sanayi Altyapısı: Süreklilik ve Birikim

Türkiye’nin demiryolu ağı, Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanır. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte demiryolu inşası stratejik bir devlet politikası hâline gelmiş ve 1930–1950 yılları arasında hızlı bir şekilde genişlemişti.

Ayrıca, Sümerbank (1933), Etibank (1935), TÜPRAŞ’ın öncülü olan rafineri yatırımları (1960’lar) ve Ereğli Demir Çelik Fabrikası (1965) gibi sanayi kuruluşları, Türkiye’nin ekonomik modernleşmesinde temel kilometre taşları olmuştu.

Bu tarihsel gelişim, Türkiye’nin sanayi ve ulaştırma altyapısının çok partili dönemde adım adım inşa edildiğini gösteriyor.

Neden Tarihsel Gerçekler Önemli?

Erdoğan ve İktidar temcilcilerinin, “Bizden önce hiçbir şey yoktu” gibi söylemleri, siyasi retorikte güçlü bir etki yaratıyor. Ancak tarihsel veriler, devletin sürekliliğini göz ardı etmemek gerektiğini hatırlatıyor.
Kamu yatırımları, hükümetlerden bağımsız olarak uzun vadeli planlamalarla hayata geçer. Önceki dönemlerin katkılarını yok saymak, hem kurumsal hafızayı hem de toplumsal emeği görmezden gelme, siyasi bir anlayışın sonucu olarak değerlendiriliyor.

Toplum bilimciler, tarihsel bilincin korunması, demokratik toplumlarda şeffaflık ve hesap verebilirlik kültürünün güçlenmesine de katkı sağlayacağını vurguluyor.

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “bizden önce hiçbir şey yoktu...” yönündeki söylemi, siyasal bir vurguyu temsil etse de; resmi kayıtlar, açılış tarihleri ve arşiv belgeleri Türkiye’nin altyapı ve kurumsal gelişiminin çok daha önceki dönemlerde temellendiğini açık biçimde ortaya koyuyor.
Köprüler, metrolar, barajlar, üniversiteler, fabrikalar…Bunların büyük bölümü AKP’nin kurulmasından, hatta 2000’li yıllardan çok önce hayata geçirildi.

Dolayısıyla uzmanlar: belgeler ve tarihsel kayıtlar, bu tür “öncesiz ve başarı algısı yaratmaya çalışan” iddiaların slogan düzeyinden ileriye gitmeyecek bir anlatı olduğunun altını çiziyor. Türkiye’nin gelişiminin ise tam tersi Atatürk döneminde başlayan çok aktörlü, çok dönemli bir birikim süreci olduğunu gösteriyor.

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Parlamento Güvenliğinde Yeni Dönem Tartışmaları da Beraberinde Getirdi

TBMM Yönetiminden Yandaş Sendikaya Üst Düzey Kadro Kıyağı

Meclis Kreşinde “Din Eğitimi” Tartışması: Aileler Ayakta!