Anayasa Açık, Görev Belli. Bekleyen Adalet. Numan Kurtulmuş Neyi Bekliyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaşanan Can Atalay süreci, artık bir milletvekilliği meselesinin ötesine geçmiş durumda. Bu süreç, hukukun üstünlüğü ilkesinin pratikte ne kadar işletildiğini sorgulatan bir tabloya dönüştü.

Anayasa Mahkemesi (AYM), Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesini “yok hükmünde” sayarak, bu kararın uygulanması gerektiğini açıkça belirtti.
Ancak aradan geçen zamana rağmen Meclis kayıtları hâlâ güncellenmedi. Gözler, bu süreci tamamlamakla görevli olan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un masasındaki imzada.

Bu gecikme, yalnızca idari bir aksama değil; hukuk devleti refleksinin gecikmesi olarak da yorumlanıyor.

Anayasa açık: AYM kararları bağlayıcı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 153. maddesi, AYM kararlarının “yasama, yürütme ve yargı organlarını bağladığını” açıkça ifade eder.
Bu maddeye göre Meclis, AYM kararını uygulamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, kişisel veya siyasal tercihle ertelenemez.

Ancak gelinen noktada, bu anayasal zorunluluk yerine getirilmedi.
Bu durum, hem TBMM’nin kurumsal itibarı hem de Meclis Başkanlığı makamının tarafsızlığı açısından ciddi soru işaretleri doğurmakta.
Kurumsal sorumluluk bireysel tereddütle gölgelenmemeli

Meclis Başkanı sıfatıyla Numan Kurtulmuş’un konumu, sadece bir yönetsel makam değil, aynı zamanda Anayasa’ya sadakatin sembolüdür.
Bu nedenle, alınan veya alınmayan her karar, doğrudan Meclis’in hukukla ilişkisini yansıtır.

Gecikmenin yarattığı bu tablo, bazı temel soruları gündeme getiriyor:

Meclis Başkanı’nın Anayasa Mahkemesi kararını uygulamaması, Meclis’in hukukla arasına bir mesafe koyduğu izlenimi yaratıyor.

Hukukçular, millet iradesiyle seçilmiş bir vekilin hakkının geri verilmesi geciktikçe, Meclis’in meşruiyet algısının zedelendiği uyarısında bulunuyor. Ve en önemlisi, TBMM’de hukuk mu bekletiliyor, yoksa siyaset mi baskın geliyor? sorusu dillendiriliyor.

Bu sorularunun yanıtı, yalnızca bugünün değil, demokratik düzenin geleceğini de ilgilendiriyor.
Geciken imza, büyüyen belirsizlik

Kamuoyunda “sadece bir imza” gibi görülen bu adım, aslında devletin hukukla bağının ne kadar güçlü olduğunun simgesi niteliğinde.
Her geçen gün atılmayan o imza, Meclis’in tarafsızlığına, yargı kararlarının bağlayıcılığına ve halkın temsil gücüne gölge düşürüyor.

Bir yandan “hukukun üstünlüğü” ilkesi vurgulanırken, diğer yandan hukuk gereğinin yerine getirilmemesi, Meclis’i bir çelişki sahnesine dönüştürmüş durumda.

Bu çelişki, sadece kurumsal değil, tarihi bir sorumluluk doğuruyor:
TBMM, kendi Anayasa’sını ne kadar ciddiye alıyor?
Acil çağrı: Anayasa’nın gereği bekletilemez

Meclis Başkanlığı makamı, sembolik bir pozisyon değil; demokrasinin omurgası olduğu hatırlatılıyor. 
En son Yargıtay Başkanının da vurguladığı gibi, AYM kararının gereğini yerine getirmek bir “lütuf” değil, anayasal zorunluluktur.

Bugün bu imza atılmazsa, yarın bu sessizlik, Meclis’in hukukla arasına çizilmiş kalın bir sınır olarak kayıtlara geçecek.

Her gecikme, sadece bir kişisel hak ihlali değil; devletin hukuk devleti kimliğine vurulan bir gölge anlamına geliyor ve yine hukukçuların dile getirdiği gibi: Hukuk devleti gecikmeyi kaldırmaz, çünkü adaletin gecikmesi adaletin yokluğu demektir.

Tarih imzaları değil, tutumları kaydeder

Hukukçular ve muhalefet partisi milletvekilleri uzun süredir Meclis  Başkanı Numan Kurtulmuş'a görevini yerine getirmesi çağrısını sürdürüyor ve, "Bu süreç artık sadece sizin önünüzdeki bir dosya değil, Meclis’in önündeki bir vicdan meselesidir. Anayasa’nın açık hükümleri ortadayken, beklemek artık bir gerekçe olamaz. Bu dönemin hafızasında, bir Meclis Başkanı’nın adı iki biçimde yer alacak:
Ya “hukukun gereğini yerine getiren”, ya da “hukuku bekleten” olarak tarih imzaları değil, hukukun yanında duranları hatırlar. Artık görev bellidir, sorumluluk sizdedir."


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Parlamento Güvenliğinde Yeni Dönem Tartışmaları da Beraberinde Getirdi

TBMM Yönetiminden Yandaş Sendikaya Üst Düzey Kadro Kıyağı

Meclis Kreşinde “Din Eğitimi” Tartışması: Aileler Ayakta!