102 Yıllık Cumhuriyetin 75’te Donduğu Dönem: Mirası Tüketen Karanlık Süreç!
Türkiye Cumhuriyeti, 102. yılında ekonomik, sosyal ve demokratik sorunlarla boğuşuyor. 2002’de “yoksullukla, yolsuzlukla ve yasaklarla mücadele” vaadiyle iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), 2016’dan itibaren Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) desteğiyle 23 yıllık bir yönetim sergiledi.
Bu süreçte, Cumhuriyet’in sanayi birikimi özelleştirmelerle elden çıkarılırken, ekonomik ve demokratik gerileme dikkat çekti. “Türkiye 75. yılında kaldı” ifadesi, ülkenin 1998’deki kalkınma ivmesini kaybettiğini gösteriyor.
Cumhuriyet’in Kazanımları Elden Çıktı
Türkiye, 1923’te Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde sanayi hamlesi başlattı. Sümerbank, Etibank, SEKA, TEKEL gibi kurumlar, ülkenin ekonomik omurgasını oluşturdu. 2002’den itibaren AKP, özelleştirme politikalarını hızlandırdı; 2016 sonrası MHP’nin desteğiyle bu süreç devam etti. Resmi verilere göre, 273 kamu kurumu özelleştirildi ve 63 milyar dolar gelir elde edildi. Ancak bu gelir, yeni yatırımlar yerine bütçe açıklarını kapatmak için kullanıldı. Örnekler çarpıcı:
- SEKA Kağıt Fabrikaları: Japonya’ya ihracat yapan SEKA, 2003-2005’te düşük bedellerle özelleştirildi. Giresun SEKA’nın arazisi konuta dönüştü; Türkiye kağıt ithalatına bağımlı hale geldi, yıllık ithalat maliyeti 3 milyar doları buldu.
- TEKEL: 194 bin tütün üreticisini destekleyen TEKEL, 2008’de 1,72 milyar dolara özelleştirildi. Fabrikalar kapandı, 8 bin işçi işsiz kaldı, tütün üreticisi sayısı 80 bine geriledi. Türkiye tütün ithalatına yöneldi.
- Türk Telekom: 2004’te yüksek kâr eden kurum, 2005’te 6,55 milyar dolara özelleştirildi. Bugün borç yüküyle mücadele ediyor, iletişim altyapısı tartışma konusu.
- Şeker Fabrikaları: 10 fabrika özelleştirildi; şeker ithalatı arttı, pancar üreticileri zor durumda kaldı.
- Enerji ve Limanlar: Termik ve hidroelektrik santraller, limanlar ve elektrik dağıtım şirketleri özelleştirildi. Enerji ithalatı 2023’te 70 milyar doları aştı, faturalar vatandaşın belini büktü.
Kamu İhale Sistemi ve Ekonomik Yönetim: Tartışmaların Odağında
AKP-MHP ittifakı, kamu kaynaklarının kullanımına dair eleştirilerin hedefi oldu. Kamu İhale Kanunu’nun 163 kez değiştirilmesi, ihalelerin belirli şirketlere yöneldiği iddialarını güçlendirdi. Osmangazi Köprüsü gibi projelerde Hazine garantileri, 2023’te 100 milyar TL’yi aşan ödemelerle tartışma yarattı. MHP, bu projeleri “milli yatırım” olarak nitelese de, ekonomik yük halkta yankı buldu. Transparency International’ın yolsuzluk endeksinde Türkiye, 180 ülke arasında 101. sıraya geriledi. Bu durum, kamuoyunda “kaynakların verimli kullanılmadığı” algısını güçlendirdi.
Demokratik Gerileme, Otoriterleşme Eleştirileri
AKP’nin 2007 sonrası otoriterleştiği, 2016’dan itibaren MHP’nin desteğiyle bu eğilimin güçlendiği sıkça dile getiriliyor. 2010 referandumuyla yargı bağımsızlığı tartışmaları başladı. Gezi Parkı protestoları (2013) 8 ölümle sonuçlandı; MHP, protestoları eleştirdi. 15 Temmuz 2016 sonrası OHAL döneminde 135 bin kamu çalışanı ihraç edildi, 100 bin kişi gözaltına alındı. 2017 referandumuyla başkanlık sistemi geldi; güçler ayrılığı tartışmaları alevlendi. Medyanın %90’ının hükümet kontrolünde olduğu, basın özgürlüğünde Türkiye’nin 180 ülke arasında 149. sırada yer aldığı belirtiliyor (Freedom House). MHP, bu süreci “devletin güvenliği” gerekçesiyle destekledi. Kürt sorunu, kadın cinayetleri, çevre sorunları gibi meseleler de ittifakın eleştiri aldığı alanlar oldu.
75. Yılda Kaldık: Gerileme mi, Duraklama mı?
“Türkiye 75. yılında kaldı” ifadesi, ülkenin 1998’deki kalkınma seviyesine takıldığı görüşünü yansıtıyor. Kişi başı gelir, enflasyonla eridi; işsizlik yüzde 10’u aştı, gençler arasında beyin göçü hızlandı. X platformunda vatandaşlar, “AKP-MHP ekonomiyi çökertti, fabrika kalmadı” gibi paylaşımlarla tepkisini dile getiriyor. Bir kullanıcı, “MHP milliyetçilik derken kamu malları satıldı” diyor; başka biri, “İttifak, yoksulluğu artırdı” görüşünde.AKP-MHP ittifakı, 2024 yerel seçimlerinde oy oranını yüzde 35’e düşürdü – halkın memnuniyetsizliği sandığa yansıdı.
Umut CHP
Türkiye, ekonomik ve demokratik sorunlarını çözmek ve Cumhuriyet'in kazanımlarını yeniden tesis etmek için bir değişim arayışında. Bu hedeflere ulaşmak için güçlü bir iradeye ihtiyaç duyuluyor. Bu iradenin, son yerel seçimlerde birinci parti olan ve anketlerde de liderliğini koruyan CHP tarafından temsil edilebileceğine dair toplumun büyük bir kesiminde yaygın bir inanç var. Bu durum, mevcut hukuksuzluklar ve baskılar karşısında bile CHP'nin bu sorunların çözümünde kilit bir rol oynayabileceği beklentisi ise her geçen gün artıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder