Kayıtlar

Rezerv Krizi ve CHP Davalarında Geri Adım mı Geliyor?

Resim
Ankara kulisleri, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerindeki dramatik erime ve CHP’ye yönelik yargı hamlelerinin gölgesinde kaynıyor. İktidarın, ekonomik kriz korkusu ve siyasi baskılar altında CHP’nin kurultay davası ile İstanbul İl Başkanlığı kayyum sürecinde geri adım atmaya hazırlandığı konuşuluyor. Başkentteki yüksek gerilimli koridorlardan sızan bilgiler, iktidarın hem ekonomik hem siyasi bir çıkmazda olduğunu gösteriyor.  İşte o çarpıcı detaylar: Merkez Bankası’nda Rezerv Paniği Cephane mi Tükendi? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) döviz rezervleri, tarihi dip seviyelere inerek alarm zillerini çaldırıyor. Kulislerde, 19 Mart 2025’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından kamu bankalarının piyasaya 52 milyar doları aşan döviz sattığı, bu hamlenin rezervleri adeta erittiği konuşuluyor. Ekonomistlere göre, TCMB’nin bu agresif müdahaleler için cephanesi tükenmiş durumda. Bir ekonomi uzmanı, “Merkez Bankası, yen...

Siyaset, Hafızayı Sınar; Ama Asıl Sınanan, Siyasetçinin Omurgasıdır

Resim
Siyaset, hafızanın en sert sınavlarından biridir. Verilen sözler, edilen yeminler, çizilen kırmızı çizgiler; hepsi bir gün geri dönüp siyasetçinin yakasına yapışır. Gürsel Tekin’in son altı ayda sergilediği dönüşüm, bu gerçeğin adeta ders kitabı niteliğinde bir örneği. Tekin, bir kez daha kendi sözlerini yutarak, CHP tabanında derin bir hayal kırıklığı ve öfke dalgası yaratmayı başardı. 22 Mart 2025’te, bir röportajında kayyum iddialarına karşı net bir duruş sergileyen Tekin, “Hiçbir Cumhuriyet Halk Partili bunu kabul etmez. Devleti kuran partiye kayyum atanamaz. Milyonda bir bile ihtimal vermiyorum!” diyerek adeta göğsünü gere gere konuşmuştu.  Bu sözler, CHP’lilerin yüreğine su serpmiş, partinin iradesine sahip çıkıldığına dair umutları güçlendirmişti. Ancak, 2 Eylül 2025’te İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararıyla CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum olarak atanan Gürsel Tekin, bu sözleri bir çırpıda çöpe attı. Dahası, “Partinin abileri olarak görev yapacağı...

CHP'ye Kayyum Darbedir!!!

Resim
Türkiye’nin gözü önünde yeni bir darbe girişimi sahneye konuluyor. Sandıkta yenemedikleri CHP’yi bu kez yargı sopasıyla susturmaya çalışıyorlar. CHP il başkanlıklarına kayyum atanması sadece bir parti meselesi değil, doğrudan milletin iradesine yönelmiş bir gasp girişimidir. Bu, Anayasa’ya, hukuka ve demokrasinin tüm kurallarına meydan okumaktır! BU KARAR HUKUKİ DEĞİL, SİYASİ TALİMATIN KILIFI Alınan karar bir hukuk kararı değil, kapalı kapılar ardında verilen siyasi talimatın yargı kılıfına sokulmuş halidir. Asliye mahkemelerinin kongrelerle ilgili karar alma yetkisi yoktur. YSK’nın kararları kesin ve bağlayıcıdır. Bu karar yok hükmündedir. Yargı artık milletin değil, iktidarın sopası haline getirilmiş durumda. Bu karar, siyasi tarihe kara bir leke olarak geçecektir. PARTİ İÇİNDE İKTİDARIN EKMEĞİNE YAĞ SÜREN İSİMLER Bu noktada yıllarca CHP’yi zayıflatan, kişisel hesapları uğruna muhalefeti etkisizleştiren, istifa tiyatrolarıyla gündem olan Gürsel Tekin, Barış Yarkadaş gibi ...

Memurun Promosyon İsyanı: Aynı Maaş, Aynı Devlet, Farklı Promosyon Utancı Devam Ediyor!

Resim
Polisinden öğretmenine, hemşiresinden itfaiyecisine kadar milyonlarca kamu çalışanı yıllardır aynı soruyu soruyor: “Bizim promosyonumuz neden bu kadar düşük?” Cevap ortada: Hükümet seyrediyor, bankalar kazanıyor. Türkiye’de kamu çalışanlarının maaş promosyonları tam anlamıyla “kura şansına” dönüşmüş durumda. Merkezi bir düzenleme olmadığı için, aynı bakanlıkta, aynı şehirde hatta aynı kurumda çalışan memurlar bile birbirinden tamamen kopuk rakamlarla karşılaşıyor. Bankalar, yüksek enflasyon ortamında kendini sözleşme maddeleriyle garanti altına alırken, memur kırpılmış teklifler, iptal edilen ihaleler ve geciken ödemelerle baş başa kalıyor. Bugünün manzarası: Büyük bakanlıklarda 75–90 bin TL bandına sıkışan teklifler, sahada büyüyen öfke ve 150–300 bin TL isteyen sendikalar. Adalet Bakanlığı (18 Ağustos 2025): Yüz binlerce personeli kapsayan dev ihalede en yüksek teklif yalnızca 90 bin TL. Görüşmeler sürerken çalışanlar tepkili. Emniyet Teşkilatı: Bankalar 75–90...

Meclis'ten Yürütmeye Sarsıcı Mesaj: Kurtulmuş'un Komisyonu 'Totaliter Rejime' Set mi Çekiyor?

Resim
Ankara siyaset çevrelerinde buz gibi bir rüzgar esiyor. AKP içinde, yıllardır süregelen “Partili Cumhurbaşkanlığı” rejimine yönelik bir itiraz fısıltısı, artık yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Partinin kalbinden yükselen bu ses, tek adam rejiminin getirdiği siyasi tıkanıklık, toplumsal kutuplaşma ve Meclis’in itibar kaybına karşı duyulan derin bir "eski Türkiye" hasretini gözler önüne seriyor. ​Bu fısıltının en net yankısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş'un öncülüğünde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantılarında duyuldu. Aslında "terörsüz Türkiye" düşüncesiyle kurulan bu komisyon, beklenmedik bir şekilde, AKP'nin yıllardır savunduğu sistemi sorgulayan bir platforma dönüştü. Kurtulmuş'un, komisyonda "otonomi" veya "Öcalan'ın serbest bırakılması" gibi konulara kapılarını kapatması, otoriter eğilimlere karşı bir denge arayışı olarak yorumlanırken, kulisler bu ham...

Kanadı Kanayan Güvercin: Türkiye’de Adalet Barışa Kurşun Sıkıyor!

Resim
Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. İnsanlık için bir umut günü… Birleşmiş Milletler’in 1981’de ilan ettiği bu özel gün, savaşların, işgallerin ve eşitsizliklerin gölgesinde daha da anlam kazanıyor. Ancak dünyaya ve Türkiye’ye baktığımızda barışın hâlâ uzak bir hedef olduğunu görmek acı verici. Dünyanın farklı coğrafyalarında savaş ve şiddet sürüyor: Ukrayna’da savaş üçüncü yılına girerken masum siviller bombalar altında yaşıyor. Filistin’de işgal ve abluka milyonlarca insanı temel haklarından mahrum bırakıyor. Afrika’da Sudan’dan Nijer’e darbeler ve iç savaşlar, barış umudunu yok ediyor. Barış sadece silahların susması demek değil; adalet, eşitlik ve özgürlük demektir. Ve ne yazık ki Türkiye, bu temel kavramlarda her geçen gün geriye gidiyor. Türkiye’de Barışın Önündeki En Büyük Engel: Adaletsizlik İç barışın temeli, herkes için eşit uygulanan hukuktur. Ancak Türkiye’de hukuk terazisinin ayarı bozulmuş durumda. AKP iktidarı, yıllardır “milli irade” söylemiyle demokrasiyi savun...

Türkiye’yi Krize Sürükleyen Sistem: Halkın Sorunları Çığ Gibi Büyüyor!

Resim
Türkiye uzun süredir " Partili Cumhurbaşkanlığ ı" sisteminden kaynaklı derin bir yönetim krizinin pençesinde. İktidar, ülkenin temel sorunlarını çözmek yerine günü kurtaran, popülist adımlarla gerçekleri perdelemeyi tercih ediyor. Ekonomi, her geçen gün vatandaşın sırtında daha büyük bir yük haline geliyor. Enflasyon durdurulamıyor, maaşlar eriyor, işsizlik rekor kırıyor. Gelir dağılımındaki uçurum, yoksulluk sınırında yaşayan milyonların hayatını dayanılmaz kılıyor. Gençler iş bulamıyor, umutlarını yurt dışında arıyor. Eğitim sistemi sürekli değişen sınavlar, yetersiz müfredat ve liyakatsiz atamalarla çıkmazda. Sağlık hizmetleri yoğunluk nedeniyle çökme noktasına geldi; hastalar günlerce randevu bulamıyor. Hukukun üstünlüğü ve adalet duygusu zedelenmiş durumda. Yargı bağımsızlığı tartışmalı, ifade özgürlüğü baskı altında. Toplumsal kutuplaşma derinleşiyor, muhalif sesler susturulmaya çalışılıyor. Göç yönetimi ise plansız ve kriz boyutunda. Milyonlarca mültec...